97
“Şüphesiz ki ben Kur'an-ı Kerim'deki gerçeği keşfetmekten çok etkilendim!
Bu Kur'an-ı Kerim, evreni varoluşun en yüksek noktasından tanımlamaktadır.
Gördüğümüz gibi; Kur'an insan kaynaklı olamaz. -Kur'an-ı Kerim'i okuduktan sonra- geleceğimi öğrendim. Muhakkak ki ben araştırmalarımı bu kapsamlı teoriye göre planlayacağım.'' [Profesör: Yoshida Kuzan].
İşte bu doğa, bizimle kal ey gece yolcusu... Böylece sana el-Barî'nin enfes yaratışını göstereyim... Etrafındaki yeryüzü ve gökyüzü sarsıldı... Delillerin ve işaretlerin şaheserliğiyle...
Bunlar hükümdarların Hükümdarını gösteriyordu... Fıkıhçıların ve din adamlarının delillerini terk etme... Kim O'ndan şüphe ederse, yarattığına bir bakış atsın... O bakış bütün şüphe ve inkârın günahlarını siler...
Şayet insan, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür etse, bununla Bedi' olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'yı kabul eder. O, kendi hakkında şöyle buyurmuştur: (O), gökleri ve yeri yoktan var edendir. Bir şeyi dilediğinde ona sadece «Ol!» der, o da hemen oluverir.) [Bakara Suresi: 117]
İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- bu isim hakkında şöyle demiştir: "Göklerin ve yerin eşsiz benzersiz yaratıcısı, onları tesis eden, yoktan var eden ve daha önce benzeri olmadan yaratan."
Şeyh Sa'di -Allah ona rahmet etsin- de şöyle demiştir: “(O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır) yani; mükemmel bir sistemde, güzellikte ve örneksiz yaratmada en üst ölçüsünde, onların yaratıcısı ve örneksiz var edenidir.''
Bu böyleyse; O halde, yarattıklarından birini Allah'a kendi oğlu olarak nispet etmek nasıl doğru olabilir? - Allah bundan çok yücedir ve münezzehtir!- Bilakis kâinatta olan her şey, O'nun yoktan var edişinin ve benzersiz yaratmasının bir parçasıdır. Yaratılan herşey, O'na boyun eğer ve ona kulluk eder. Allah- Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: {«Allah çocuk edindi» dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir.} (116) {(O), göklerin ve yerin yoktan varedicisidir. Bir şeyi dilediğinde ona sadece «Ol!» der, o da hemen oluverir.} (117) [Bakara Suresi: 116-117]
Eğer, artık göklerde ve yerde olan her şeyin O'nun yoktan var etmesi ve eşsiz bir şekilde yaratmasıyla meydana geldiği kanıtlanmışsa; (iddia edilen) çocuğun da Allah'ın kullarından ve mülkünden olduğu kanıtlanmıştır. Bu sebebiyle O'nun çocuğunun olması mümkün değildir.
Bu iş böyleyse; insanların yapmaları gereken, O'na çocuk ve eş nispet etmek bir yana emrine itaat etmek ve yasakladığını terk etmektir.
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kendisinin kâinatı ve benzersiz bir şekilde yaratışını düşünmemizi bize emretmiştir. Allah -Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır) [Âl-i İmrân Suresi: 190] Bütün kâinat, iman alametleri barındırır ve onu yaratan, her şeyi işiten, her şeyi gören bir Allah'a işaret eder.
Kainatın satırlarını tefekkür et... Onlar en yücelerin katından sana mektuplardır... O satırları incelersen, yazıldığını göreceksin... Allah'ın dışındaki her şey batıldır...
Onlar, O ilah'ın faziletinin şahitleridir... O'ndan O'nun söylediği sessiz fasih bir dil ile...
Bilal -radıyallahu anhu- sabah namazını bildirmek üzere Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına girdiğinde bir de bakar ki Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- uzanmış ağlıyor. Ona şöyle der: Ey Allah'ın Rasûlü! Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde seni ağlatan nedir?
Ona şöyle cevap verir: «Vay sana ey Bilal! Hiçbir şey beni ağlamaktan alıkoyamaz. Bu gece Allah bana şöyle vahyetti: (Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır) [Âl-i İmrân Suresi: 190] Sonra surenin sonuna kadar okudu.
Sonra da şöyle buyurdu: «Bu ayeti okuyup, hakkında tefekkür etmeyen kimseye yazıklar olsun!» [Sahih bir hadistir. İbn Hıbbân rivayet etmiştir]
Göklerin ve burada bulunan yıldızların ve gezegenlerin, Güneş ve Ay'ın, yeryüzünün ve burada bulunan dağların, nehirlerin, denizlerin, hayvanların, bitkilerin, cansız varlıkların, canlıların ve ölülerin bu görüntüsü... Göklerin ve yerin yoktan var edicisine işaret etmektedir, (Oysa gökte burçlar yaratan ve orada aydınlatıcı olarak Güneş'i ve Ay'ı var eden Allah ne yücedir.) (61) (İbret almak yahut şükretmek isteyen kimseler için, gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de Allah'tır.) (62) [Furkân Suresi: 61- 62]
(Miladi 1979) yılında Riyad'da düzenlenen İslami Gençlik Konferansında Amerika'lı Profesör (Palmer) Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın şu sözünü duyduğunda ayağa kalktı: (İnkâr edenler; göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı görmediler mi?) [Enbiyâ Suresi: 30] Ve şöyle dedi: "Gerçekten de evren, başlangıçta devasa bitişik gazlı bir duman bulutundan ibaretti. Daha sonra yavaş yavaş gökyüzünü dolduran milyarlarca yıldıza dönüştü. Bu gerçekleri keşfetmesine yardımcı olacak teleskopları veya uzay gemileri olmadığı için, hiçbir şekilde (1400 yıl) önce ölmüş bir kişiye atfedilemez! Bun Muhammed'e söyleyen muhakkak ''Allah'' olmalı. Bunun ardından Profesör (Palmer) konferansın sonunda Müslüman olduğunu ilan etti.
(Hicri 1404) yılında Riyad'da düzenlenen Sekizinci Suudi Tıp Konferansında, Tayland Mai Üniversitesi Anatomi ve Embriyoloji Bölüm Başkanı - Profesör (Tagatat Tagasun) - şöyle dedi: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- okuma yazma bilmediğine göre, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- bu gerçeği getiren bir peygamber olmalıdır. Bu, her şeyi bilen bir yaratıcı tarafından kendisine vahiy yoluyla gönderilmiştir. Bu yaratıcı da Allah olmalıdır.
Bu sebeple; (Allah'tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet ederim) diyerek şehadet getirmemin vaktinin geldiğine inanıyorum.”
Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın Bedi' isminin önemi çok büyüktür! Kim onunla dua ederse duası kabul edilir.
Tirmizî'nin Enes'ten rivayet ettiğine göre: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- mescide girdi. Bir adam namaz kılmış, sonrasında dua ediyordu ve duasında şu sözleri söylüyordu: Ey Allah'ım! Senden başka hak ilah yoktur. Sen Mennân'sın kullarına ihtiyaçlarını bolca verensin. Bedi'sin, yeri ve göğü hiçbir benzeri olmadan yaratansın. Ey yücelik ve kerem sahibi olan Allah'ım!
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Allah'a ne ile dua ettiğini biliyor musunuz? Onunla dua edildiğinde duanın kabul edildiği, bir şey istendiğinde istenilenin verildiği, Allah'ın en yüce ismiyle dua etti.» [Sahih bir hadistir].
Allah'ım! Bizi bağışla ve bize merhamet et; Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Ey gökleri ve yeri eşsiz bir şekilde yaratan! Bize mağfiret et, bize merhamet et, bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin.