68
Ca'fer es-Sâdık -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir: “Korktuğu halde Allah'ın şu sözüne sığınmayan kişiye şaşarım: (Allah bize yeter. O, ne güzel bir vekildir) [Âl-i İmrân Suresi: 173] Çünkü ben bu sözün hemen ardından Allah'ın şöyle dediğini işittim: (Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler.) [Âl-i İmrân Suresi: 174]
Üzülüp kederlenen kimsenin nasıl olur da Allah -Azze ve Celle-'nin şu sözüne sığınmadığına şaşarım: (Senden başka hiçbir (hak) ilah yoktur. Seni, bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Ben gerçekten nefsime zulmedenlerden oldum.) [Enbiya Suresi: 87] Çünkü ben bu sözün hemen ardından Allah'ın şöyle dediğini işittim: (Bunun üzerine ona icabet ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz, Müminleri böyle kurtarırız.) [Enbiya Suresi: 88]
Kendisine tuzak kurulan kimsenin nasıl olur da Allah'ın şu sözüne sığınmadığına şaşarım: (Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.) [Gâfir/Mümin Suresi: 44] Çünkü ben Allah'ın şöyle dediğini işittim: (Nihayet Allah, onların kurdukları kötü tuzaklardan bu kişiyi korudu.) [Gâfir/Mümin Suresi: 45]
Çaresizlikler üzerine geliyorsa, yollar daralmışsa, umutlar bitmişse, ipler kopmuşsa de ki; Allah bana yeter. O, ne güzel vekildir!
Eğer yeryüzü, genişliğine rağmen sana dar geliyorsa, nefsin de getirdikleriyle seni daraltıyorsa, şöyle seslen: Allah bana yeter, O ne güzel vekildir! Hemen sonrasında onun yardımı gelir, desteği ulaşır ve tesellisi çabucak gelir. (Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler.) [Âl-i İmrân Suresi: 174]
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kendisini, kullarını hesaba çeken olarak tanıtarak şöyle buyurmuştur: (Hesap görücü olarak Allah yeter.) [Nisâ Suresi: 6] Ayrıca şöyle demiştir: (Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.) [Nisâ Suresi: 86]
Allah -Azze ve Celle-, Hasîb'tir.
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- faydalı şeyleri elde etmede ve zararlı olan şeyleri def etmede ihtiyaçları olan her şey için bütün mahlukatına yeter.
1- Tüm varlıklar için, onları yaratarak, geçimlerini ve onlar için yaratıldığı her şeyi sağlayarak genel yeterliliği. {O, her şeye yaratılış (biçimini) veren sonra doğru yola iletendir.} [Tâ-Hâ Suresi: 50]
2- Muvahhit kullarına mahsusu olan, onlara yardım edip, kuvvetlendirerek, onlara imkân sağlamak ve hoşlarına gitmeyen her şeyi onlardan uzaklaştırarak hususi yeterliliği. (Ey Peygamber! Sana ve sana uyan Müminlere Allah yeter.) [Enfâl Suresi: 64]
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ-, kendisine döndürüldükleri gün, bütün mahlukatın amellerinin hesabını görecek olandır. Onların yaptıklarının karşılıklarını kendilerine verecektir. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şeyi dahi O'nun bilgisinden kaçamayacaktır. (-Yapılan iş- bir hardal tanesi ağırlığınca dahi olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.) [Enbiyâ Suresi: 47]
Öyleyse kim Allah'tan başkasından korktuğu vakit ''Allah bana yeter'' derse, Allah o kimseyi kurtarır ve ona yardım eder.
İbrahim -aleyhisselâm- ateşe atıldığı zaman şöyle dedi: Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir! Allah, ateşi ona karşı serin ve esen kıldı.
Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- ve ashabı; kâfirlerin orduları ve müşrik taburlarıyla tehdit edildiklerinde şöyle dediler: (Allah bize yeter. O, ne güzel bir vekildir) (173) (Nitekim o düşmanla karşılaşmak için çıktıktan sonra) kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan, Allah'tan gelen bir nimet ve kârlı bir ticaret ile geri dönmüşler ve (bu hareketleriyle) Allah'ın rızasına da uymuşlardır. Allah, büyük ihsan sahibidir) (174) [Âl-i İmrân Suresi: 173 - 174]
Allah, sabah saatlerinde O'na uzanan avuçlar, ihtiyaç duyan eller, sıkıntıda olan gözler ve musibetler karşı yapılan dualar için hesap görücüdür.
Güçlüler O'nun elindedir. Zayıflar O'nun elindedir. Sıhhatin O'nun elindedir. Hanımın O'nun elindedir. Emrin baltında olanlar O'nun elindedir. Rızkın O'nun elindedir. Krallar O'nun elindedir. Zalimler O'nun elindedir. Düşmanın O'nun elindedir.
Tek yapman gereken Allah'a sığınarak şunu söylemendir: Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!
''Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!'' Bu söz, kurtuluşun anahtarı ve mutluluğun kapısıdır. (Nihayet kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan, Allah'tan gelen bir nimet ve kârlı bir ticaret ile geri dönmüşler ve (bu hareketleriyle) Allah'ın rızasına da uymuşlardır. Allah, büyük ihsan sahibidir.) [Âl-i İmrân Suresi: 174] Eğer bir hastalıktan, ticarette zarar etmekten, fakirlikten, çocuğuna bir şey olmasından, bir zalimden veya düşmandan korkarsan, şöyle de: "Allah bana yeter, O ne güzel vekildir."
Bir kadın doğum anında zor durumda kaldığı zaman yahut da bebeğine veya kendisine bir şey olmasında korkarsa, şöyle desin: "Allah bana yeter, O ne güzel vekildir." İbnü's-Sünni'de merfu olarak ve Ebû Dâvûd'da mevkuf olarak gelen ve senedinin Şuayb el-Arnavût tarafından sahih olduğu hükmüne varılan bir rivayette: «Kim sabaha ve akşama eriştiği vakit yedişer defa: Ondan başka hak ilah olmayan Allah bana yeter. Ben O'na tevekkül ettim. O, ulu Arş'ın da Rabbidir" derse Allah ona sıkıntı olan dünya ve ahiret işlerinde ona yeter».
Ey Rabbim! Sana sığındım ve senden korunma istedim. Korktuğum şeylere karşı senden yardım diledim ve sana tevekkül ettim. Sen bana yetersin. Ümidim, hazinem ve sığınağımsın! ((Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren mi?) [Neml Suresi: 62].
Eğer Allah'ın kâfi, yeterli ve hesap görücü olduğunu bildiysen; ihtiyaçlarını O'ndan başkasına iletme ve O'ndan başkasından isteme.
O, kifayet ve koruma bakımından yeterlidir... Hesabı her halükarda kuluna kâfidir...
Mümin: Yarın Allah'ın kendisini büyük küçük her şeyden hesaba çekeceğini, ondan hurma çekirdeğinin içindeki yarık kısmın ve hurma çekirdeğindeki ince zarının dahi hesabını isteyeceğini, O'ndan hiçbir sırrın gizlenemediğini, yaratılanların hesabının, yaratan ve hesaplarını görecek olan Allah'a hiçbir zorluğunun olmadığını bilirse, her zaman hazırlıklı ve her koşulda Allah -Azze ve Celle-'nin kendisini gözetlediğini bilerek hareket eden bir kul olur. (Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah’a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur) [Enâm Suresi: 62]
«İmam Ahmed'in Müsned»'inde, Âişe -radıyallahu anha-'tan gelen bir hadiste o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in bazen namazda şöyle dediğini işittim: «Allah'ım! Beni kolay bir hesapla muhasebe et.» Namazını bitirince ben de ''Ey Allah'ın Nebisi, kolay hesap nedir?'' diye sordum.
O da şöyle buyurdu: «Allah'ın kişinin kitabına bakıp görmezden gelmesidir. -Ey Âişe!- Şüphesiz ki o gün hesabı görülen, helak olur.» [Sahih bir hadistir].
Ömer bin el-Hattâb -radıyallahu anhu-'tan rivayet edildiğine göre, O şöyle demiştir: ''Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Sizin aleyhinize tartılmadan önce amellerinizi tartın. Kendinizi en büyük sınav için hazırlayın. O gün açığa çıkacaksınız, hiçbir sırrınız gizli kalmayacak.”
Kurtubî şöyle demiştir: ''Salihlerden bazıları şöyle demiştir: Bu öyle bir kitaptır ki; dilin onun kalemi, tükürüğün onun mürekkebi ve uzuvların da onun kağıdıdır. Hafaza meleklerine yazdıklarını yazdıran sendin. Ona hiçbir şey eklemediler, hiçbir şey de eksik bırakmadılar. Onda bulunan bir şeyi yalanladığın zaman, senden bir şahit, senin aleyhine şahit olacaktır. (Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.) [İsrâ Suresi: 14]
Ahirette, bütün hakların verildiği bir mahkeme vardır ki orada ne bir dirhem, ne de bir dinar geçerlidir. Orada hesap sevaplara ve amellere göre yapılır. İşte o zaman, en çok hasenata ihtiyacın olacaktır.
Malın değerine göre ölçüsü olur! Demir ton ile, meyveler kiloyla, altın gramla, pırlanta karatla, ahirette ameller ise zerre ile ölçülecektir. {Kim zerre miktarı hayır işlemişse onun karşılığını görür.} (7) {Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görür}(8) [Zilzâl Suresi: 7-8]
Başkalarının haklarını çiğnemekden sakın! Müslüman kardeşine karşı kendi kanıtını daha güçlü ifade eden adam için lehine hükmetmiş Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- olsa bile, bu haklar helal değildir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak rivayet edilen bir hadiste o şöyle buyurmuştur: «Ben ancak bir insanım. Siz davalarınıza bakmam için bana müracaat ediyorsunuz. Bir kısmınız (hakkını savunurken) delilini ifade etme hususunda bir kısmınızdan daha güçlü olabilir. Ben de ondan dinlediklerime göre hüküm veririm.
Binaenaleyh ben (bu şartlar içerisinde) herhangi bir kimse için kardeşinin hakkı olan bir şeyin verilmesine hükmedersem, o kimse bu şeyi almasın. Çünkü ben (bu şekilde verdiğim hükümle) ona ateşten bir parça kesip vermişim demektir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].
Ey Allah'ım! Sen bize yetersin ve yetti de. Öyleyse bizden yana ol, bize karşı olma! Bizi, ana-babamızı ve bütün Müslümanları bağışla.