Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

47

El-Hafîz (koruyup kollayan Allah) -Celle Celâluhû-

«Sahihayn'de» geldiğine göre: Âmir b. et-Tufeyl ve Erbid b. Kays, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e tuzak kurup onu öldürmeye çalıştılar ve Rasûlullah onlara beddua etmiştir.

Âmir b. Tufeyl'e gelince; Benî Selûl'dan bir kadının evindeyken boğazına bir beze isabet etti, bu yüzden atına atladı, mızrağını aldı ve şöyle söylüyordu: Bu beze devenin bezesine benzer bir beze ve Selûl kabilesinden bir kadının evinde ölüm! Atından düşüp ölünceye kadar bu hal üzere kalmaya devam etti.

Erbid b. Kays'a gelince; satmak için bir deveyle çıktı, Allah ona ve devesine bir yıldırım gönderdi de onları yaktı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i kim korudu? Şüphesiz ki o Hâfız olan Allah korudu.

Kitabında şöyle diyor: ("Allah; en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir” dedi.) [Yûsuf Suresi: 64]

Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- gökleri, yeri ve bunların içindekileri korur ve onların devamlılığı O'nun kudretiyledir. Ne yok olup giderler, ne de başka bir tarafa saparlar. Kudretinin ve kuvvetinin kemali ile Allah Teâlâ onları taşımaktan aciz değildir. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şu sözünü duymadın mı?: (Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, Halîm'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.) [Fâtır Suresi: 41]

Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- hayır ve şer olsun, gizli ve açık, küçük ve büyük olsun mahlukatının yaptıklarını muhafaza eder, onların sözlerini saymış, niyetlerini bilmiştir; hiçbir şey O'na gizli kalmaz. (Yanımızda (o bilgileri) koruyan bir kitap vardır.) [Kaf Suresi: 4]

O -Subhânehû ve Teâlâ- kulunu tehlikelerden ve kendisine zarar gelmesinden ve kötü ölümden korur. O, kulu için emrederek insanı, önünden ve ardından takip eden koruyucu melekler görevlendirmiştir: (İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.) [Ra'd Suresi: 11]

Allah'ın mahlukatına olan koruması iki çeşittir:

Genel, o şöyledir: Mahlukatın faydalarına olan şeyleri kolaylaştırarak, tüm canlılar için bir koruma; Allah -Subhânehû Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir.) [Hûd Suresi: 57]

Ve özel koruma -ki bu iki çeşidin en şereflisidir-: O'nun velilerinin dünyalarını, bedenlerini, çocuklarını ve mallarını koruması. Böylece kendilerini ve dinlerini şüphe ve hevalardan, cinlerden ve şeytanlaşmış insanlardan olan düşmanlarından korumaları için önlerinden ve arkalarından onları takip eden melekler gönderdi. Sonra da onların canlarını iman üzere alır. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.) [Ra'd Suresi: 11]

Ve Rabbimiz değerli kitabının asırlar ve uzun zamanlar boyunca bozulmaması ve değişmemesi için onu korumayı üstlenmiştir: (Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.) [Hicr Suresi: 9]

Allah'ın korumasının büyüklüğüne, kudretinin azametine ve gücüne delil olması için ekilmemiş bir vadide taştan bir ev olmasına rağmen Kâbe'yi yok olmaktan korumuştur.

Seni savunur...

Kureyş kâfirleri, içinde iki kişinin bulunduğu bir mağaranın etrafında toplanırlar: Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Ebû Bekir es-Sıddîk -radıyallahu anh-'ı öldürmek istiyorlardı. Korku Ebû Bekir'in yüreğinin içine kadar nüfuz etmeye başlıyor, bu sebepten o yüce arkadaşı ona bakıyor ve ona şöyle diyordu: «Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında ne düşünüyorsun?» [Buhârî ve Müslim rivâyet etmiştir]

Eğer önemin gözleri seni fark ettiyse uyu bütün olaylar güvenlidir

Muhakka ki O Hafîz'dır!...

Azgın ve zalimler Allah'ın dostlarına tuzaklar kuruyorlar; Allah dostlarını koruyor. İşte bu Mûsa -aleyhisselâm- şöyle söylemektedir: (Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.) (45) (Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.") (46) [Tâ-Hâ Suresi: 45-46] Allah onu müjdeledi, onu korudu ve düşmanına karşı onu galip kıldı.

Düşmanlara karşı kim yardım eder? Şüphesiz ki O; sayıları az olsa bile dostlarını korur; (Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler.) [Enfâl Suresi: 66] (Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.) [Âl-i İmrân Suresi: 139]

İlahi bir ödül:

Hafîz olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ- onlar hayatta olsalar da ölmüş olsalar da fark etmez; dostlarının zürriyetlerini korur. İşte bu Ya'kûb -aleyhisselâm- Allah ona uzun yıllar sonra çok sevdiği Yûsuf'u geri getiriyor ve o (Ya'kûb) -aleyhisselâm- şöyle söylemektedir: ("Allah; en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir” dedi.) [Yûsuf Suresi: 64]

Mûsa ve Hızır -aleyhimesselâm-'ın haberinde bir şehir halkının yanına varıp onlardan yiyecek istedikleri zaman halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Hızır -aleyhisselam- hemen o duvarı doğrulttu: (Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı. Babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.) [Kehf Suresi: 82]

Adaletli halife Ömer b. Abdülaziz, arkasında yedi erkek ve yedi kız bırakarak ölmüştür ve onlara Allah -Azze ve Celle-'den başka bir şey bırakmamıştır. Allah onun çocuklarını korumuştur. İlim adamları şöyle demişlerdir: Çocukları insanlar arasında en zenginlerden oldular.

Değerli bir tavsiye:

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- İbn Abbâs -radıyallahu anhumâ-'ya tavsiyede bulunuyor: "Yavrucuğum, sana bazı kurallar öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızasını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun!" [Sahih Hadis. Tirmizî rivayet etmiştir]

-Ve büyük bir Şafii imamı- olan Muhibüddin et-Taberi'ye: "Gemiden atladın ve yaşlı bir adam mısın?" denildiğinde: - Tarihte unutulmayacak bir söz söyledi. Bunlar çocuklukta koruduğumuz organlardır. Allah Teâlâ da onları yaşlılıkta bizim için korudu.”; ("Allah; en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir” dedi.) [Yûsuf Suresi: 64]

Âlimler şöyle dediler: "Allah'ın emirlerine riayet ederek, yasaklarından sakınarak ve sınırlarını aşmayarak koru." Sizin nefislerini, dinini, malını ve çocuklarını da korur. Ve Allah'ın bu dünyada lütfundan sana verdiği her şeyi korur. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun!" [Sahih Hadis. Tirmizî rivayet etmiştir]

Ahirete gelince; Allah onları büyük bir zaferle müjdelemiştir, Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Müminleri müjdele.) [Tevbe Suresi: 112]

Ve senin Allah'ın sınırlarını koruduğun müddetçe dostluğun (Allah ile) o kadar olur, bunun içine bu da dahil olur:

Tevhidi korumak, dinin şiarlarını korumak, özellikle de namazı: (Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.) [Bakara Suresi: 238]

Kulağı, gözü ve kalbi haramdan korumak: (Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.) [İsrâ Suresi: 36] (İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da gaybı korurlar.) [Nisâ Suresi: 34]

Hıfzu'l-Ferc (Zinayı Terk Etmek) (Ve onlar ki, iffetlerini korurlar) [Mü'minûn Suresi: 5]

Hıfz'ul-Eymân (Yemini muhafaza etmek) (Yeminlerinizi tutun.) [Mâide Suresi: 89]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir hadiste o şöyle dua ediyordu: «Ey Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan solumdan ve üstümden (gelecek belalara karşı) koru. Ve altımdan yere batırılarak helak olmaktan senin azametine sığınıyorum.» [Sahih Hadis. Tirmizî rivayet etmiştir] Uyumak istediği zaman Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah'tan kendisini korumasını istedi.

Müjde...

Salih bir kul bir şeyi Allah'a emanet ederse, O onu korur. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den rivayet edildiği üzere o Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'a şöyle demiştir: «Seni, kendisine bırakılan emanetlerin kaybolmadığı Allah’a emanet ediyorum.» [Sahih Hadis. İbn Mâce rivayet etmiştir].

Başka bir hadiste : Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Bir şey Allah'a emanet edilirse, onu korur» [Sahih Hadis. Beyhakî «Sünen-i Kübrâ'da» rivayet etmiştir]

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yaptığı gibi evlatlarını emanet etmen ne kadar da güzeldir. Hasan ve Hüseyin -radıyallahu anhuma-'yı emanet ederdi. Ve eğer onları Allah'a emanet edersen, o zaman onları Hafîz olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya emanet etmiş olursun; ("Allah; en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir” dedi.) [Yûsuf Suresi: 64]

Ey Allah'ım! Kendimizi, anne babamızı, çocuklarımızı ve bize verdiğin her nimeti Sana emanet ediyoruz.