Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

44 - 45 - 46

El-Kâdir El-Kadîr el-Muktedir -Celle Celâluh-

Kim Allah'ın emrini yerine getirirse, Allah -Azze ve Celle- de onun işini yapar. Ve kim de Allah için önünde olanı kolaylaştırırsa, Allah -Azze ve Celle- de onun önündekini kolaylaştırır. Ve tüm bu kâinat Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın elindedir. O, her şeye gücü yeten muktedir ve kudretli olandır.

Müslim «Sahih'inde» şöyle rivayet ettiğine göer: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Sahrada yolculuk yapmakta olan adamın biri, yolculuk esnasında, bulut içinden “Falanın bahçesini sula!” diye bir ses duydu. Bunun üzerine o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı. Adam derelerden birinin o suyun tamamını topladığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki, adamın biri bahçesinde elindeki kürekle suyu oraya buraya çevirip bahçesini suluyor. Ona: Ey Allahın kulu! Adın nedir? diye sordu. Adam, -daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi-.

Ey Allah'ın kulu! Adımı niçin soruyorsun? dedi. O da: Ben şu suyu yağdıran buluttan, “Senin adını vererek falanın bahçesini sula!” diye bir ses duymuştum da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki bu lütfa mazhar oluyorsun? dedi.

Bahçe sahibi: Madem ki merak ediyorsun söyliyeyim; “Ben bu bahçenin ürününü hesap ederim; üçte birini sadaka olarak dağıtırım, üçte birini çoluk-çocuğumla birlikte yerim, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım” dedi.»

(Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey Allah’ı aciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.) [Fâtır Suresi: 44] (Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.) [Mâide Suresi: 40]

Rabbimiz -Azze ve Celle- her şeye kadirdir, O'nu hiçbir şey aciz bırakamaz ve yarattıklarının aksine, istediği şey O'ndan kaçamaz. Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'ya acizlilik erişemez ve ayrıca kesinlikle güçsüz ve zayıf düşmez.

Rabbimiz -Azze ve Celle-, bir şeye gücü yeten ve onu yapmaya kadir olandır. O -Tebâreke ve Teâlâ- tam bir güç sahibidir. Gücüyle varlıkları yoktan var etmiş, kudretiyle onları idare etmiş, kudretiyle onları düzenlemiş ve tamamlamıştır. Ve kudretiyle diriltiyor ve öldürüyor. Kullarını ceza günü için tekrar diriltecektir. İyilik yapanlara ihsanıyla, kötülük yapanlara ise yaptıkları kötülüklere karşılık olarak hak ettiklerini verecektir.

Rabbimiz -Azze ve Celle- O, (Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.) [Yâsîn Suresi: 82]

O kadîr olandır, O'nu hiçbir şey aciz bırakamaz. Eğer bir şey yapmayı kesin olarak isterse O güç ve hüküm sahibidir

O'nun kudretinin tam olması...

Allah -Azze ve Celle- kudreti sebebiyle şöyle buyurmuştur: (Dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.) [Mâide Suresi: 40] Allah -Tebâreke ve Teâlâ- : (O, size tepenizden yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp, kiminize kiminizin gücünü tattırmaya kadirdir.) [En'âm Suresi: 65]

Kudretini gösteren şeylerden biri de; nerede olursak olalım ve nereye gidersek gidelim bizi toplayıp bir araya getirebilmesidir; (Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.) [Bakara Suresi: 148]

Ve Rabbimiz -Tebâreke ve Teâlâ-'nın yüce kudretini bize bildiren şeylerden biri de; Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kıyamet günü sahibi olduğu yeryüzünü sağ eli ile kabzeder ve sağ eli ile gökleri katlar. O -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Allah'ı gerektiği gibi (hakkıyla tanıyıp) takdir edememişlerdir. Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O'nun kabzasında, gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir ve çok yücedir.) [Zümer Sûresi: 67].

Takdir edilenler yazılmıştır...

Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- mahlukatın kaderlerini takdir edip onları taksim eden, eşyaların niceliklerini ve zamanlarını var etmeden önce bilendir. Sonra da onların var olacaklarını ilmiyle önceden bildiği için eşyaları yoktan var edendir; (İşte bu, Azîz ve Alîm olan Allah'ın takdiridir.) [Yâsîn Suresi: 38]

Ve Allah mahlukatın kaderlerini onları yaratmadan binlerce yıl önce yazmıştır. Peygamber -aleyhissalâtu vesselâm-'dan sahih olarak gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Allah, gökleri ve yeri yaratmadan elli bin yıl önce mahlukatın kaderlerini (Levh-i Mahfuz'da) yazdı. Arş'ı suyun üzerinde idi.» [Müslim rivayet etmiştir].

Bunun içindir ki; bu imandı. Cebrâîl -aleyhisselâm- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e iman hakkında sorduğu zaman o şöyle demişti: «Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerri ile kadere iman etmendir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir -Lafız Müslim'e aittir-]

Şaşırma!

Rabbimiz Allah -Tebâreke ve Teâlâ- kitabında bize kudretini öğretmek için sözü açık bir şekilde anlatmıştır: (Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey Allah’ı aciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.) [Fâtır Suresi: 44]

Allah -Azze ve Celle- sana yardım etmeyi istediği zaman normalde vesile olmayan bir şeye vesile olmasını emretmiş ve o şey de en büyük vesile olmuştur.

Kadîr olan Allah -Azze ve Celle- seni şereflendirmek isterse, kendisinden hayır geleceğini ummadığın bir şeyi senin nail olacağın en büyük hediyeyi elde etmen için onu vesile kılar.

El-Kâdir olan Allah -Azze ve Celle- senden bir kötülüğü uzaklaştırmak isterse; senin o şerri görmemeni sağlar veya şerrin sana ulaşmasını engeller.

Allah -Azze ve Celle- seni bir günahtan korumak isterse; senin o günahtan nefret etmeni sağlar ve onun sana ulaşmasını zorlaştırır ya da seni ondan uzak tutar. Ya da seni o günaha yönlendirir ve daha sonra bir engelin gelip seni o günahtan uzaklaştırmasını sağlar.

Kadîr olan Allah -Azze ve Celle-'nin kapısını çalmak bizim için ne kadar da doğru bir şeydir!

Halil İbrahim -aleyhisselam- ailesini Rabbi -Azze ve Celle-'ye teslim etmiş ve şöyle dua etmiştir: (Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir) [İbrahim Suresi: 37] Mekke asırlar boyunca gönüllerin özlemini çektiği bir yer olmuştur.

Bu Süleyman -aleyhisselam- dua ediyor: (Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.) [Şuarâ Suresi: 83] Allah -Azze ve Celle- ona cinlerin boyunlarını elinde tutmayı onlara egemen olmayı bahşetmiştir.

Yûnus -aleyhisselam- gecenin ve denizin karanlığında ve balinanın karnında dua ediyor: (Senden başka hiçbir (hak) ilah yoktur. Seni, bütün eksiklik-noksanlıklardan tenzih ederim. Ben gerçekten nefsime zulmedenlerden oldum.) [Enbiya Suresi: 87] Balinanın karnı onun için bir kap bir barınak oluyor.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in duasından idi: «Allah’ım! Yapmayı düşündüğüm şu işin işlenmesinden yahut terkinden hangisinin hayırlı olduğunu bana ilminle kolaylaştır. Kudretinle senden güç istiyorum. Senin geniş fazlından hibe buyurmanı dilerim. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter; benim gücüm yetmez.» [Buhârî rivayet etmiştir]

Her türlü şer ve eziyetten yüce ve azametli olan Allah'ın kudretine sığınılır. Peygamber Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bir hastaya öğrettiği duada şöyle söylemektedir: «Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım! Yedi defa» [Müslim rivayet etmiştir].

Allah -Azze ve Celle-'nin şu buyruğu: (Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.) [Mümtehine Suresi: 7] Bunda; Allah -Azze ve Celle'nin- gücünün kemali sebebiyle kullarına olan mağfiretinin ve merhametinin bir işareti vardır. Kulunun hiç bir günahı onun bağışlamasından daha büyük değildir. Bir ayıp ta O'nun örtemeyeceği kadar büyük değildir. Kuluna rahmetini ulaştırması da zor değildir.

Her güç ve kuvvet sahibi olan başka birisine bir şey yapma imkânı bulduğunda o kimseyi bağışlayıp merhamet etmez.

Ve her bağışlayan ve merhamet edenin kudreti olmayabilir. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kudretinin tam olmasıyla beraber O, Gafûr'dur Rahîm'dir.

Her şey için bir ölçüsü vardır:

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.) [Talâk Suresi: 3] Kim Rabbinden korkar ve O'na tevekkül ederse; Allah'ın yardımı ona gecikmeden gelir ve kul O'nun rahmetinden ümidini kesmez. Rahmetinden yeise kapılmaz; kurtuluş mutlaka gelecektir. Çünkü Allah -Azze ve Celle-'nin her şeye gücü yeter.

Ancak Allah -Azze ve Celle- her şeye bir ölçü koymuştur. Onun aşmadığı bir zamanı ve almadığı bir vakti vardır. Takdir edilmiş olan şeyin vakti geldiğinde onu vermeyi ne bir saat geciktirir ve ne de bir saat öne alır.

Bir kul ümidini kestiği bir şey üzerine uykuya dalar ve o sıkıntıdan rahatlamış kurtulmuş olarak uyanır; (Şüphesiz Allah, her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır.) [Kehf Suresi: 45]

Sıkıntının bir vakti vardır ve sonra kaybolur, bir zamanı vardır ve sonra değişir. Allah -Azze ve Celle- her şeye bir ölçü koymuştur.

Ağaç, zamanı gelmeden meyve vermez, zamanı gelmeden güneş doğmaz ve hamile kadın vakti gelmeden doğurmaz; (Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.) [Talâk Suresi: 3]

Ey Allah'ım! Bizi bağışla ve bize merhamet et; sen her şeye gücü yetensin.