Applicable Translations Español فارسی Français Indonesia پښتو Русский 中文 English عربي

91

El-Hayiy -Celle Celâluhu-

Ağaçsız, geniş düz bir alanda örtüsüz olarak yıkanan bir adam gören Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- adamın bu yaptığını çok nahoş buldu. Minbere çıkıp Allah'a hamt ve senada bulunduktan sonra şöyle dedi: «Allah Teâlâ son derece hayâlıdır, örtücüdür. Hayâlı ve örtülü olanları sever. Sizden biriniz yıkandığı zaman örtünsün.» [Sahih bir hadistir. Ebû Dâvûd rivayet etmiştir]،

Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- Hayiy'dir. Kemaline, büyüklüğüne ve yüceliğine yaraşır bir şekilde, noksansız bir hayâ ile sıfatlanmıştır. O'nun hayâsı, değişim ve kırılganlık manasına gelen yaratılmışların hayâsına benzemez.

Yüce Rabbimizin hayâsı akılların idrak edemediği, akılların keyfiyetini bilemediği başka çeşit bir hayâdır. Şüphesiz o, cömertliği, iyiliği, bol bol vermeyi ve yüceliği içeren bir hayâdır.

Rahmetinin bolluğuna, keremine, cömertliğinin kemaline, affının ve şefkatinin büyüklüğüne uygun olmayanı terk etmesi manasına gelen hayâsı, Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın yüceliğindendir. Bunun bir örneği de dua etmek için ellerini kaldıran kuluna icabet etmeyerek onu geri çevirmekten hayâ etmesidir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Şüphesiz Rabbiniz son derece hayâ ve kerem sahibidir. Kulu O'na elini kaldırdığı zaman, o elleri boş çevirmekten hayâ eder.» [Sahih bir hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir]

Yine O'nun, eksiksiz zenginliği ve kamil kudretiyle beraber, kulunun gizlediklerinin örtüsünü açmaktan ve onu rezil etmekten hayâ etmesi, Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın yüceliğindendir.

O çok hayâlıdır, kulunu rezil etmez... O'na açıkça isyan ettiğinde bile...

Ama O, onun üzerine örtüsünü atar... O, kulların ayıplarını örtendir, çokça bağışlayandır...

Gerçekten hayâ etmemesi de Allah'ın adaletindendir. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâp Suresi: 53] Müminin kalbinde, Allah'ı gözetmesinin kadrine göre hayânın gücü olur.

Gerçek şudur ki:

Kim imanını artırırsa, hayâsı da artar. Bu nedenle peygamberler insanların içinde en hayâlı olanlarıdırlar. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, şöyle vasfedilmiştir: ''Kendisine ayrılan odasında bulunan bakire kızdan daha ileri derecede hayâ sahibi idi."

Hayâ, imanın bölümlerinden bir bölümdür. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «İman yetmiş küsur şubedir. Hayâ da imandan bir şubedir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].

En büyük ve en sevilen hayâ, Yüce Allah'tan hayâ etmektir.

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabına "Allah’tan gereği biçimde hayâ edin." dediği zaman şöyle dediler: Ey Allah'ın Rasûlü! Muhakkak ki biz utanıyoruz; Allah'a hamt olsun!

Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Öyle değil! Kim Allah’tan gereği biçimde hayâ ediyorsa, başını ve barındırdığı organları, karnını ve taşıdığı organları her türlü günah ve haramlardan korusun. Ölümü ve toprak altında çürüyeceğini daima hatırlasın. Ahireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bu şekilde davranırsa Allah’tan gereği biçimde hayâ etmiş olur.» [Hasen bir hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir]

İbnü'l Kayyim şöyle demiştir: “Kim, bir günah işleyeceği zaman Allah'tan utanırsa, Allah da o kuluyla karşılaşacağı gün ona azap etmekten utanır. Kim de günah işlerken O'ndan utanmazsa, Allah da ona azap etmekten utanmaz.”

Hayâ Ne Kadar da Güzeldir!

Hayâ, sadece hayır getirir. Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir adamın yanından geçerken, hayâsından ötürü başka birini azarladığını gördü. Ona şöyle diyordu: Sen kesinlikle utanıyorsun! Sanki ona şöyle diyordu: Bu sana zarar verebilir! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona şöyle dedi: «Onu rahat bırak! Şüphesiz hayâ imandandır» [Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir].

Hayâ: Faziletin bir delili, mertliğin sembolü ve güzel ahlakın bir işaretidir.

Hayâ: Allah'ın azametini hissetmek, O'nun yüceliğini hatırlamak ve O'nun büyüklüğünü gözetmektir.

Selefi salihinden biri şöyle demiştir: Biliyorum ki Allah benden haberdardır. Bu yüzden beni günah içinde görmesinden hayâ ettim.

Karanlık bir yerde yalnız kaldığında... Nefis, seni günaha çağırırsa...

Allah'ın bakışından utan ve ona de ki... Muhakkak ki karanlığı yaratan beni de görmektedir...

Ömer b. Hattâb -radıyallahu anhu- şöyle buyurmuştur: "Hayâsı az olanın takvası azalır, takvası az olanın kalbi ölür."

İbn Dakîkul'Îyd -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: "Hayâ, hâlâ övülür, tavsiye edilir ve emredilir. İlk peygamberlerin şeriatlerinde de neshedilmemiştir."

Son olarak...

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- cennet kadınlarını vasfederken şöyle buyurmuştur: (Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır.) [Rahmân Suresi: 56] Yani: Sadece kocalarına bakarlar. Ardından da zerafetlerini ve güzelliklerini şöyle anlatmıştır: (Sanki onlar yakut ve mercandırlar.) [Rahmân Suresi: 58] İffet ve hayâ sıfatlarını, zerafet ve güzellik sıfatlarından önce zikretmiştir. Çünkü iffet ve hayâsı olmayan kadının güzelliğinin bir kıymeti yoktur.

Günahlara verilen cezalardan birinin de, hayânın ve yüz paklığının gitmesi olduğu söylenmiştir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "ilk beygamberlerden beri insanların onlardan duyduğu sözlerden biri de; Eğer utanmıyorsan dilediğini yap." sözüdür.'' [Buhârî rivayet etmiştir].

Gecelerin sonunda ne olacağından korkmuyorsan... Ve utanmıyorsan, o zaman ne dilersen onu yap...

İnsan hayâlı olduğu sürece hayırlı yaşar... Ağacın kabuğu var olduğu sürece, dalı da kalacaktır...

Unutma ki, Allah'ın en çok nefret ettiği kimselerden biri de, Allah'ın günahını örttüğü halde günah işleyerek geceleyen kimsenin, sabahleyin Allah'ın onun üzerindeki örtüsünü kaldırmasıdır.

Allah'ım! Bize katından bir hayâ ihsan eyle. Görünen, görünmeyen, gizli ve açık bütün durumlarda senden hakkıyla haşyet duymamız hususunda bizi muvaffak kıl.