60
«Sahîh-i Buhârî»'de geldiğine göre, bir gün Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabına namaz kıldırdı. Rükûdan başını kaldırıp ''Allah, kendisine hamt edeni işitir'' dediğinde, arkadan bir adam ''Rabbimiz! Tertemiz, mübarek ve çokça hamt yalnızca sanadır'' dedi. Namaz bittiğinde Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dedi: "O konuşan kimdi?" Adam dedi ki: "Ben." Ona şöyle buyurdu: "Hangisi bunu ilk olarak yazacak diye onu yazmakta acele eden otuz küsür melek gördüm.» Nasıl olur da yazmak için acele etmezler. Allah hamt edilmeyi sever!
Onu zikretmekle lezzet aldığımız bir hamt ile hamt yalnızca sanadır...
Ne övgüyü, ne de şükretmeyi hakkıyla yapamasam da...
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şu sözüyle yüce zatına övgüde bulunmuştur: (O; el-Veliy'dir, övülmeye layık olandır.) [Şûrâ Suresi: 28]
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- zatında, isimlerinde, sıfatlarında ve fiillerinde övülendir. O'nun isimleri en güzel isimlerdir. Sıfatları en eksiksiz sıfatlardır. Fiileri, en mükemmel ve en güzel fiillerdir.
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- dininde övülendir. Çünkü o din/kurallar, bütün mahlukat için en mükemmel ve en faydalı dindir.
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- birliğinde ve ortağının, benzerinin, denginin olmasından ve acizlikten ötürü bir dosta ihtiyaç duymaktan yüce olmasında da övülendir. Allah -Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (De ki: ''Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim." Sonra da tekbir getirerek O'nun şanını yücelt (onu tekbir et) [İsrâ Suresi: 111]
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- her dilde, her durumda övülendir. Canlı, cansız bütün mahlukat, her daim, O'nun ihsanı ve bereketi üzerine, kemali ve celali üzerine O'na hamdederler. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Yedi gök, yeryüzü ve bunların içinde bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, Halîm'dir, bağışlayıcıdır.) [İsrâ Suresi: 44].
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- hamdin ve şükrün her şekli ve sureti ile övülmeye layık olandır. O'na hamdetmeseler bile O, ihsanı, karşılıksız vermesi, bahşetmesi ve merhametiyle hamdedilip övülmeye layık olandır.
Her durum karşısında övülen O'nun dışında hiç bir varlık yoktur.
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- hamdi sadece kendi zatına has kılmıştır. Bir kimsenin kendi kendini övmesini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: (Bunun için kendinizi temize çıkarmayın.) [Necm Suresi: 32]
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- bize kendisini tanıttığı için ve O'na hamt ile ulaşmamız, O'na yönelmemiz, O'ndan mağfiret ummamız, O'ndan ihsanını ve aynı şekilde cennetini ümit etmemiz için kendisini övmektedir.
Bu ne büyük bir cömertliktir! İyi işler yapman için seni muvaffak kılıyor ve onlar için seni övüyor! (''İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet'' diye seslenilir.) [A'râf Suresi: 43] Rabbin, sana olan lütuf ve ihsanını göstermek istediğinde iyi işleri yaratıp, bunu sana nispet eder. Sana mal verir, sende bu maldan verirsin. Bunun ardından, infak etmen sebebiyle Allah Teâlâ seni över! Oysa bu mal O'nundur.
Kulun, Allah'a nasıl hamt ve sena edeceğini bilmesi için hamdetme yollarını çeşitlendirmesi Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- bize olan lütfundandır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Hamt, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.) [Fatiha Suresi: 2] Yine şöyle buyurmuştur: (Hamt; gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur) [En'am Suresi: 1]
Müminlerde bulunan büyük bir özellik; iyi ve kötü günde, her anda Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya hamdetmeleridir. Çünkü Yüce Allah'ın her işinin kendileri için hikmetli ve hayırlı olduğunu bilirler.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Bir kulun çocuğu vefat ettiğinde Allah; meleklerine: "Kulumun çocuğunun ruhunu kabzettiniz mi?" diye buyurur. Melekler: ''Evet!'' derler.
Sonra Allah şöyle buyurur: ''Onun gönlünün meyvesini mi kopardınız?'' Melekler de: ''Evet!'' derler.
Allah Teâlâ "Kulum ne dedi?'' diye buyurur. Melekler de şöyle derler: “Sana hamt etti ve Biz yalnız Allah'a aitiz ve yalnız O'na döndürüleceğiz” dedi.
Bunun üzerine Allah da şöyle buyurur: “Bu kuluma cennette bir ev yapın ve adını “Hamt Evi” koyun.» [Tirmizî rivayet etmiştir]
Bunun için; zikrin en faziletlilerinden biri kulun şu sözüdür: (Hamt Allah'a mahsustur) Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamdederek tespih et) [Kaf Suresi: 39]
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Kim, bir günde yüz defa: (Allah'ı hamdederek tesbih ederim) derse, günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa silinir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].
Rasûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem - Hangi söz daha faziletlidir? diye sorulduğu zaman:
«Allah'ın melekleri yahut kulları için seçtiği: (Subhânallahi ve bi-hamdihi) Allah'ı hamdederek tesbih ederim sözüdür.» buyurmuşlar. [Müslim rivayet etmiştir]. Hamt; dil, kalp ve uzuvlar ile olur.
Tabarânî «el-Mu'cemîl Kebîr»'de şöyle rivayet etmiştir: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle demiştir: «Kıyamet günü kulların en faziletlileri çokça hamdedenlerdir.» [Sahih bir hadistir]
Gökyüzünü dolduracak kadar güzel bir hamt ile hamt sanadır...
Ülkeleri ve yeryüzünü, kara ve denizi dolduracak kadar...
Hamt sanadır, sonsuz ve mübarek bir hamt...
Denizin mürekkepleri O'nun aslını saymada yetersiz kalır...
Hamt sanadır, ey büyüklük/izzet ve yücelik sahibi...
Senin lütfunla şükür sahibi olan şükretmeye nail olmuştur...
Ey Allah'ım! Senin zatının celaline ve senin hâkimiyetinin azametine layık şekilde sana hamdolsun.
61 - 62