Applicable Translations Español فارسی Français Indonesia پښتو Русский 中文 English عربي

58

El-Mucîb -Celle Celâluhû-

Çiy damlacığı gibi bir söz işittik... Böylece ruh da yenilenenler yenilendi...

ümitlerimizi tazeledi... Ve acılarımızı dindirdi...

Atâ şöyle demiştir: "Tâvûs -Allah ona rahmet etsin- yanıma geldi ve bana dedi ki: Ey Atâ! İhtiyaçlarını, kapısı sana kapalı olanlardan istemekten sakın. İhtiyaçlarını kapısı sana kıyamet gününe kadar açık olandan iste. Senden O'na dua etmeni istedi ve senin duana icabet etmeyi de vadetti.

(Öyle ise O’ndan bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim Karîb ve Mucîb'tir.) [Hûd Suresi: 61]

Rabbimiz Allah Teâlâ el-Mucîb'tir. Kendisinden ihtiyaçlarını talep edenlere icabet eder. İstekde bulunanların dualarını kabul eder. Endişeli olanlara yardım eder. Korkmuş olanların korkularını giderir. Hatta O'nu inkâr edip, günün bir saatinde bile tanımayanların isteklerine dahi icabet eder! O, dualarına icabet eder. Olur da iman ederler diye cömertliğinden ötürü sıkıntılarını giderir.

Ama insanların çoğu kendilerine yapılan lütfu unuturlar. Güzel şeyleri inkâr ederler. İyiliğe karşı da nankörlük ederler. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sağ salim karaya çıkarınca, bir de bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.) [Ankebût Suresi: 65].

Kapının eşiğinde...

İnsanlar, kapılar yüzlerine kapanıp, yeryüzü onlara dar geldiğinde, sıkıntıları artıp, içinde bulundukları şartlar ağırlaştığında, yaratılmışlar arasında da bir sığınak ya da güvenli bir yer bulamadıklarında, nefislerindeki içgüdüyle Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya yönelirler. Ona sığınırlar ve kapısında yere kapanıp secde ederler: (Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O’na yalvarır yakarırsınız.) [Nahl Suresi: 53].

Cömertliği, karşılıksız bir şekilde bahşetmesi ve ihsanı sebebiyle Allah; bollukta da darlıkta da kendisinden istenilmesini sever. Kim Allah'ı bollukta bilirse, Allah da o kimseyi darlıkta yalnız bırakmaz. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak rivayet edildiğine göre o şöyle buyurmuştur: «Sıkıntılı ve ızdıraplı anlarda duasının Allah tarafından kabul edilmesi kim istiyorsa, bolluk ve rahatlık zamanlarında duasını çoğaltsın.» [Hasen bir hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir]

İmam Ahmed b. Hanbel'e şöyle sorulmuş: Bizim ile Rahman'ın arşı arasında ne kadar mesafe vardır? O da şöyle söylemiştir: ''Samimi bir kalpten yapılan samimi bir dua kadar''

Bir öğüt...

Mümin bir kul, duasının kabul edilmesine mani olan engellerden sakınması gerekir. Sakınması gereken hususlardan bazıları şunlardır:

1- Samimiyetle Allah'a yönelmemek.

2- Dua edip istekte bulunurken kararlı olmamak ve dua ederken ısrarcı olmamak.

3- Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salat ve selam getirmemek.

4- Duanın kabul edilmesinde aceleci olmak.

5- Haram kazançtan yemek ya da içmek yahut da haram kazançtan giymek.

6- İyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı terk etmek.

Çeşitli hadislerde duanın kabul edilmesinin ümit edildiği vakitler ve durumlar bildirilmiştir. Onlardan bazıları şunlardır:

1) Ezan ile kamet arasında yapılan dua.

2) Gece yarısının sonunda yapılan dua.

3) Secde halinde yapılan dua.

4) Cuma saatinde yapılan dua.

5) Yolculuk halinde yapılan dua.

6) Zulme uğramış kimsenin duası.

7) Babanın oğluna olan duası.

Bu konuda genişlik vardır. Fakat ellerini kaldırırken unutma ki; bu, Rabbinden sana bir lütuftur. O, sana ihsan etmek ister. O halde hüsnü zanda bulun ve isteklerin konusunda kararlı ol. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Bana dua edin, duanızı kabul edeyim.) [Mü'min/Gâfir Suresi: 60]

Ali bin Ebî Tâlib -radıyallahu anhu- şöyle buyurmuştur: ''Dua ederek, toplu halde ardı ardına gelen belaları kaldırın.''

Enes b. Mâlik -radıyallahu anhu- şöyle buyurmuştur: ''Dua etmemezlik yapmayın. Şüphesiz ki dua eden bir kimse helak olmaz''

İbn Hacer -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir: ''Her dua edenin duasına icâbet edilir, ancak duaya icabet çeşitli hallerde olur. Bazen dua ettiği şeyin ta kendisi verilir, bazen de onun yerine bir benzeri verilir.”

Ben, sana sığınırım, senden başka kime sığınılır ki?... Senin himayene sığınan bu zayıf kuluna yardım et!...Şüphesiz ki ben zayıfım, senin gücüne sığınırım... Kendi günahlarımın ve isyanlarımın gücüne karşı... Ey Rabbim! Ben günah işledim, günahlarım beni incitti... Oysa onları senden başka bağışlayacak yoktur...

Sana yalvarırım, günahlarımı bağışlaman için... Hidayetinle bana yardım etmen, desteklemen için... Duamı kabul et ve dileklerime icabet et... Sana dua edip, senden dileyen asla hayal kırıklığına uğramamıştır...

İbnu'l-Kayyim -rahimehullah- şöyle demiştir: “Kulun, Rabbi -Subhânehû ve Teâlâ-'dan istediği her şeyi elde ettiği halde, bir kuldan istekte bulunması ne kadar da çirkindir!”

Ey dualara icabet eden Allah'ım! Duamıza icabet et. Acizliğimize merhamet et. Bizi ve anne babamızı ateşten koru.