Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

56

El-Berru (Çokça iyilik edendir) -Celle Celâluhû-

Ey zavallı kul! Kerim olan mevlanın kapısından ayrılma, Aziz ve Alim olan mevlan ile izzet bul, O'ndan güç al, O'na itaat ederek yaklaşmaya çalış. Muhakkak ki O; sonsuz merhamet sahibi ve bağışlayandır, koruyandır.

Burada şunu söyleyebilirm; sana lütfunu bahşeder. Eğer O'na itaat edersen, seni onurlandırır ve sana lütufta bulunur. Eğer önceki nimetleri zayi edersen, sana merhamet eder ve sana mühlet verir. Ve eğer tevbe edip O'na dönersen, sana şükrünün karşılığını verir, eğer isyan eder ve zulmedersen, senin bu yaptıklarını örter ve gizler.

Kulluğunun ve sevgisinin tadını bulan, O'na ibadet etme hususunda nasıl sabredebilir? (Hep Allah'a ibadet etmek ister) Ya da O'nun önünde boyun eğip itaat etmenin zevkini bulan nasıl olur da O'ndan kopar?

Tutkun olanların kara sevdalıların sevgisi, aşkı kıvılcım çıkarıp yanıyorsa

Leyla ve Selma aşkıyla yüreğini ve aklını alıyorsa

O zaman tutkun ve sevdalı olup

Kalbi Mele-i A'lâ'ya (yüce topluluğa) hasretle, şevkle koşanın hali nice olur

Şu sözü söyleyen doğru söylemiştir: ''Allah adına yemin ederim ki, Allah'a inanmayan için yol ne kadar ürkütücü, hidayet edeni Allah olmayan için yol ne kadar da aldatıcı ve saptırıcıdır."

Merhametli iyilik sahibi ve bağışlayıcı olan Allah her türlü noksanlıklardan münezzeh olup; lütfu, iyiliği, şefkati ve cömertliği görünen ve görünmeyen merhamet ve iyilik çeşitleriyle yerin ve göklerin tüm sakinlerini her an sarmıştır ve kuşatmıştır.

Allah şöyle buyurmuştur: (Gizli ve açık olarak nimetlerini size bol bol vermiştir) [Lokmân Suresi: 20] Allah Teâlâ yüce zatını bu sözüyle överek şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz O; iyilik edendir, çok merhametlidir) [Tûr Suresi: 28]

Rabbimiz Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kullarına şefkatlidir, merhametlidir, lütufkârdır, onların durumlarını, dünya ve dini işlerini düzelten, ıslah edendir.

Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın merhametinin mükemmelliğinden; ihsan sahibi olanlara sevabı kat kat verir ve günahkârları bağışlayarak ve onları affederek merhamet eder ve onlara iyilik bahşeder.

Kullarına karşı merhametli ve lütufkâr olan Rabbimiz; onlar için kolaylık ister, zorluk istemez.

O, veli kullarına karşı merhametlidir. Onları kendi dostluğuyla özel kılmış, onları kendisine ibadet etmeleri için seçmiş ve her türlü şerleri, kötülükleri ve musibetleri onlardan uzaklaştırmıştır.

O'nun merhametinin ve iyiliğinin genişliği ve bolluğu, veli kulları için ölümsüzlük yurdu olan Cennet'te hazırladığı şeylerde kendini gösterir: (Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir) [Tûr Suresi: 28]

Merhamet ve iyilik her türlü noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ın özelliklerindendir

O çokça hayır yapar ve ihsan eder

Birr: O'nun özelliği olan merhamet ve iyilikten kaynaklanmıştır

O vakit birrin iki çeşidi vardır

Özellik ve fiil O; Berr'dır, mermametli ve iyilik yapan ve ihsanda bulunandır

Güzel olanı getiren ve sürekli ihsanda bulunandır

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- : Kullarına merhamet eder, onlara acır, onlara iyilik eder, hayrı vermesi, cömertliği, lütufkâr olmasıyla, şükürlerini kabul edip (dualarına ve isteklerine) icabet etmesiyle onlar için bolluk ve genişlik verir; (Gizli ve açık olarak nimetlerini size bol bol vermiştir) [Lokmân Suresi: 20]

Hepsi sana hizmet etmek için getirildi

Rahmân'ın Arş'ının taşıyıcıları olan melekler ve onun çevresinde bulunanlar senin için istiğfar ediyorlar!

Senin için görevlendirilmiş olan melekler seni korurlar, yağmurun yağması ve bitkilerin çıkması ile görevli kılınan melekler de senin rızkın için koştururlar, çabalarlar ve onun için çalışırlar.

Gökteki cisimlere senin yararına olacak şekilde boyun eğdirilmiş ve ona göre çevrilmişlerdir. Güneş, ay ve yıldızlar yörüngesinde, senin vaktinin, zamanının ve sürekli gelecek olan rızkının düzenlenmesi için belli bir hesapla boyun eğdirilip hareket ettirilmişlerdir.

Tüm yeraltı dünyası emrine verilmiş; yeryüzü, dağlar, denizler, ağaçlar, meyveler, bitkiler, hayvanlar, içindeki her şey senin için olup onlara boyun eğdirilmiştir; (O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır) [Câsiye Suresi: 13]

Merhamet ve İyilik Esintisi

Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın lütuflarından biri de; kendisine giden yolu bizim için kolaylaştırmasıdır. O, dinini bizim için kolaylaştırdı, onu hoşgörülü kıldı, dininden zorluğu kaldırdı ve bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri yüklemedi: (Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi) [Hac Suresi: 78] (Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği şeyle sorumlu tutmaz) [Bakara Suresi: 286] (Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?) [Kamer Suresi: 17]

Ve bize olan lütfundan: Allah -Tebâreke ve Teâlâ- bizim az yaptığımız ibadeti kabul eder, o az ibadete çokça mükâfat verir. Ve birçok günahı bağışlar. Bu büyük hadisi şerif bize yeter. Nebi - sallallahu aleyhi ve sellem - o hadiste şunları buyurmuştur: «Allah iyiyi ve kötüyü yazdı ve sonra da şunu açıkladı:

Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Allah, bunu yapılmış tam bir iyilik olarak yazar. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah -Azze ve Celle-, o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.

Bir kimse de kötü bir iş yapmaya niyetlenir ve onu işlemezse, Allah kendi katında onun lehine tam bir hasene sevabı yazdırır. Eğer o kimse fena bir iş yapmak ister de o fenalığı yaparsa Allah onun aleyhine bir tek kötülük yazdırır» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].

Ve bize karşı iyiliğinden: Kulunun tövbesine sevinmesi ve günah işlersek bizi ifşa etmemesi; bilâkis bize tövbe kapılarını açmasıdır: {De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.} [Zümer Suresi: 53]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen rivayette o şöyle buyurmuştur: «Allah -Subhânehû ve Teâla- buyuruyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe, ben senden her ne sadır olsa aldırmam, seni affederim.»

Ey Ademoğlu! Senin günahların gökyüzüne kadar ulaşmış olsa da sen bağışlama dilesen, seni bağışlarım ve günahlarına aldırmam.

«Ey Ademoğlu! Sen bana yeryüzünü dolduracak kadar günahla gelsen ve bana ortak koşmamış halde huzuruma çıksan, ben seni aynı miktarda bağışlama ile karşılarım.» [Sahih Hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir.]

Hamt sanadır, onunla seni anmaktan zevk aldığımız gökyüzünü dolduran, güzel bir hamt sanadır. Allah'ım! Beni merhametinle koru.

Hakkıyla övgüde bulunup şükredemesem de yeryüzündeki ülkeler ve arz, kara ve deniz ve sen kuşattın ve onlarla birlikte çölleri merhametle ve iyiliklerle kuşatıp genişlettin

Senin ondan nasibin

Rabbimiz, Berr'dır (Kullarına karşı sevgisi, rahmeti ve merhameti bol olan), iyiliği sever, emreder ve kullarının iyi ahlak üzere olmalarını sever ve ister.

Bu konuda ayetlerin en kapsamlısı Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın şu ayetidir: (İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir) [Bakara Suresi: 177]

Bir kul O'nun merhametine ve rızasına götüren şeyin peşinden gitmedikçe Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın ahiretteki merhamet ve iyiliğine nail olamaz. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir) [Âl-i İmrân Suresi: 92]

Er-Râzî -rahimehullah- şöyle demiştir: "Her kim Allah'ın kulları için hayır ve rahatlık kapılarını açarsa, Allah da dünya ve ahiret nimetlerini onun için genişletir, bol bol verir."

Ey Allah'ım! Bize nimetler ver ve bizi Cehennem azabından koru; şüphesiz ki sen çokça merhamet edensin, bağışlayansın!