Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

54

Er-Raûf (Merhameti çok olan, çok acıyan) - Allah -Celle Celâluhû-

«Sahiheyn'de» Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Bir adam kendi hakkında aşırıya gitti. Ölüm zamanı gelince çocuklarına vasiyette bulundu ve: Ben öldüğüm vakit beni yakın. Sonra beni ezin, sonra rüzgâra ve denize saçın! Vallahi Rabbim bana kâdirse, beni hiçbir kimseyi azap etmediği bir azaba çeker, dedi.

Onlar da kendisine bunu yaptılar. Bunun üzerine (Allah) yere : Aldığını ver, dedi. Bir de ne göresin, adam kalkmış. Ona : Seni bu yaptığına sevk eden nedir? dedi. Adam: Senin azametinden çekinmemdir ey Rabbim! cevabını verdi. Yahut: Senden korkum, dedi. Allah da bu sebeple onu affetti.»

Rabbimiz -Azze ve Celle- kendi zâtına övgüde bulunmuş ve -Subhânehû ve Teâlâ- kullarına da şu sözüyle müjde vermiştir: (Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.) [Nahl Suresi: 7]

Ra'fet: Merhametin en çok ve en üst seviyede olanıdır.

O her yönden daha hayırlıdır. Allah -Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz Allah insanlara karşı Rauf’dur, Rahîm’dir.) [Bakara Suresi: 143]

Rabbimiz -Azze ve Celle- insanı yaratan, onu koruyan, ona merhamet eden, ona iyilik eden, tüm kâinatı onun hizmetine veren ve kötülüğü ondan uzaklaştırandır. Ve insan için iyi şeyler getirir; bu O'nun ihsanı ve cömertliğidir.

Allah -Azze ve Celle-'nin en üst seviyedeki merhameti: Ne kadar küçük olursa olsun, itaat edenin itaatini kabul etmesi ve kendisine inananların imanını muhafaza etmesi ve onu zayi etmemesidir. Bu Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın veli kullarına olan en üst seviyedeki merhametindendir. (Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.) [Bakara Suresi: 143]

En kâmil işaretler:

Yine merhametinin ve esirgemesinin üst seviyede olması sebebiyle, kullarını uyarmak, onları teşvik etmek ve korkutmak, onlara vadetti ve tehdit etti; onlara merhametinden, onların esenlik ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak böyle yaptı, (Yine Allah, sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah, kullarını çok esirgeyicidir.) [Âl-i İmrân Suresi: 30 ]

O'nun çokça merhamet etmesinin alametlerinden biri de; izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması için kitabı Rasûlüne indirmiş olmasıdır. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: {Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.} [Hadîd Suresi: 9]

Onun merhametinin delillerinden biri de; ulaşım araçlarını bizim için kolaylaştırmasıdır. Eski günlerde atlar, katırlar ve eşekler ve şimdiki zamanlarda arabalar, uçaklar, trenler ve diğerleri gibi. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz; çok şefkatli, pek merhametlidir.) [Nahl Suresi: 7]

Ve şefkatinin büyüklüğünden: Kullarından ve onların mallarından satın aldığı şey, ancak O'nun kendine ait mülküdür. Sonra da Allah -Tebâreke ve Teâlâ- sayısız ve kendine ait olan mülkünü onlardan satın alır. Allah -Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir.) [Bakara Suresi: 207]

Ve merhametinin büyüklüğünden, veli kullarının duasına icabet etmesidir. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.) [Haşr Suresi: 10]

Ve yine merhametinin büyüklüğünden, takvalı olmaya götüren yollara imtihan için engel olacak şeyler koymuş olmasıdır. Çünkü merhametli olmak kendisine merhamet edileni canlandırır, harekete geçirir. Ra'fet, merhametin en latif ve en üst seviyede olanıdır. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Ya sizin üstünüze Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (haliniz nice olurdu)!) [Nûr Suresi: 20]

O'nun merhametinin alametlerinden biri de: Onlar azabın farkında değilken Allah'ın onlara azap etme imkânı olduğu halde kâfirlere ve günahkârlara, mühlet vermesidir. Bilakis onlara vakit verir, onları iyileştirir ve rızıklandırır. Allah -Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.) [Nahl Suresi: 47]

Merhametinin alametlerinden biri de (göğü) tutmasıdır. (İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.) [Hac Sûresi: 65].

Mesaj/Çağrı

Yoksulluğa yenik düşmüş, sıkıntıya yenik düşmüş, davranışları değişmiş, kalbi kırılmış herkese.

Borç yükü altında olanlara, aklı karışık olanlara, aklı dağılmış olanlara, dünyanın kendisini daralttığını sananlara.

Ağrılar sebebiyle harap olanlara, acıların yorgun düşürdüğü ve doktorların tedavi etmekten aciz kaldıkları ve kendisi olmadan kapıların kapandığı (toplantı vb yapılan bir yere davet edilmeyen) kimselere.

Endişe taşıyan, kederin gölgesinde kalan ve dünyanın kendisine sırtını döndüğü, bu yüzden geniş ve ferah iken dünyanın kendisine dar geldiği kimselere.

Oğlu uzaklara gitmiş, sevdiği yolculuğa çıkmış, arkadaşı gitmiş; nefsi daralan ve kalbi titreyen; gülün diken olduğu ve güzel dünyanın kasvetli olduğu kimselere.

Burada Allah -Azze ve Celle-'nin şu sözünü hatırla: (Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.) [Nahl Suresi: 7], ve tekrar et: (Allah, kullarına çok şefkatlidir.) [Bakara Suresi: 7], ve şöyle seslen: Ey Raûf olan Allahım! Benim halime acı! Şefkatinle muamele et. Zayıflığıma karşı merhamet et. Beni sıkıntımdan kurtar, başıma gelen kötü şeyi benden kaldır.

İbnü'l Kayyim şöyle demiştir: "Allah -Subhânehû ve Teâlâ- duasını, yalvarmasını ve çektiği ızdırabını işitmek için kulunu sınar.'' (Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim.") [Yûsuf Suresi: 86]

Burada sıkıntıdan kurtulmayı bekle. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah’tan başka bir ilah mı var? Ne kadar da az düşünüyorsunuz!) [Neml Suresi: 62]

Muhakkak ki O -Subhânehû ve Teâlâ- çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. O'nun şanı ne kadar da yücedir! O'nun makamı ne kadar yüksektir! O kuluna ne kadar da yakındır! O kullarına ne kadar da lütufkârdır!

İpin gerildiğini görürsen, şunu bilesin ki ip kopacaktır; karanlık artarsa, sana müjdeler olsun ki yakında sabah olacaktır.

Raûf ve Rahîm olan, yüce Rabbinden bıkma! Çünkü bir halin değişmeden devam etmesi mümkün değildir. İbadetlerin en hayırlısı, kurtuluşu beklemektir; günler döner değişkendir, zaman değişkendir, geceler bir şeylere gebedir. Gayb gizlidir ve Raûf olan Allah şöyle buyurmuştur: (O, her an yeni bir ilahî tasarruftadır.) [Rahmân Suresi: 29] Yüce Allah şöyle buyurmuştur: (Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.) [Talâk Suresi: 1] Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.) (5) (Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.) (6) [İnşirâh Suresi: 5-6]

Kalpler secde ettiler...

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bazı özellikleriyle anlatmış ve şöyle tarif etmiştir: (Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, Mü'minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.) [Tevbe Suresi: 128] Anlamı: O, Müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir, onlara anne babalarından daha merhametlidir.

Bunun içindir ki; Onun hakkı, yaratılmışların haklarının hepsinden öncelikliydi. Ve insanların ona inanması, ona saygı duyması, ona hürmet etmesi ve onu desteklemesi bir gereklilikti.

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- gece namazını kılarken bütün gece bir ayeti okuyarak kılardı: (Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır. (Dilediğini yaparsın.) Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.) [Mâide Suresi: 118] Raûf olan Rabbi -Azze ve Celle- muhakkak ki biz seni ümmetin hakkında razı edeceğiz diyerek ona haber veriyordu.

Ve Mümin; kendine merhamet eder, böylece bu merhametle kurtuluş yollarına gider ve nefsini helaka sebebiyet verecek şeylerden korur, aynı şekilde Mümin başkalarına karşı da öyle davranır.

İbn Recep -rahimehullah- şöyle demiştir: "Kim Allah'ın kullarına karşı cömert olursa, Allah ona ihsan ve lütufta cömert olur ve bir kişiye verilecek olan karşılık yapılan işin türündendir."

İlahım! Durumumu, eksikliğimi ve ihtiyacımı görüyorsun biliyorsun.

Sen gizli konuşmamı fısıldaşmamı duyuyorsun

İlahım! O günde bana affını tattır

Orada çocuklar da mal da fayda vermez

Ey Raûf olan Allah'ım! Senden, bizi Cennet'ine sokmanı ve Cehennem'inden korumanı istiyoruz.