Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

35

Er-Rezzâk -Celle Celâluhû-

Açlıktan sonra tokluk, susuzluktan sonra suya kanma, yoksulluktan sonra zenginlik, uykusuzluktan sonra uyku ve hastalıktan sonra sağlık vardır... Borç ödenecek, rızık artacak, esir olan salıverilecek, sıkıntılı kimse rahatlayacak, karanlık dağılıp aydınlığa çıkılacaktır. (Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir) [Mâide Suresi: 52]

İhtiyaçlar seni kuşatırsa, başına aksilikler gelirse, endişeler etrafını sararsa, borçların artarsa, geçim kaynakların daralırsa yapman gereken er-Rezzâk olan Allah'a yönelmendir. O, endişeleri gideren, dertleri bertaraf eden ve darda kalıp ihtiyaç sahibi olanın duasını kabul edendir.

Rezzak olan Rabbini yakından tanı ve bu büyük isimle yaşa. Öyle ki, onu işiten hangi kimsenin kulağından girdiyse onun kalbi sakinleyişip güven duymuş, ruhu dinginleşmiş ve durumu değişmiştir.

(Şüphesiz er-Rezzâk olan (rızık veren) ve karşı konulamaz güç sahibi olan yanlızca Allah'tır.) [Zâriyât Suresi: 58]

Rabbimiz (er-Rezzâk) rızık verendir, rızkı üstlenen ve her canlının işlerini çekip çevirendir. O'nun rızkı ve rahmeti bütün mahlukatı kuşatmıştır. Bu konuda Allah Teâlâ, Mümini kâfirden, dostu düşmandan özel tutup ayırmamıştır. Rızkı güçlüye verdiği gibi, zayıfa da, ana rahmindeki cenine de, yuvasındaki kuşa da, deliğindeki yılana ve denizindeki balığa da verir. (Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onları da, sizi de Allah rızıklandırır. O; hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.) [Ankebût Suresi: 60]

Bu isim Kur'an-ı Kerim'de tekil olarak bir kez, çoğul olarak ise beş kez geçmektedir.

(Er-Rezzak) ismi senin nefsinin mutmain olması, O'nun cömert olduğunu bilmen ve kalplerin yalnız Allah Teâlâ'ya bağlanması için mübalağa sıygasıyla gelmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'tan rivayet edilen hadiste şöyle demiştir: Bir adam yokluk içindeydi. Bu yüzden (birşeyler bulmaya) kıra gitti. Bunun üzerine hanımı da şöyle dua etti: Allah'ım! Öğütüp hamur yapacak, ondan da ekmek pişirecek bir şeyi bize rızık olarak ver!

Adam eve geri geldiğin de sahanın ekmekle dolu, fırında but kızartması ve un öğüten bir değirmen olduğunu gördü. Adam sordu: Bunlar nereden geldi? Karısı da cevap verdi: Bunlar, Allah'ın rızkıdır. Sonra adam değirmenin etrafındaki unları süpürdü.

Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Eğer adam değirmeni o hal üzere bıraksaydı, değirmen kıyamet gününe kadar dönmeye - ya da dedi ki: öğütmeye- devam edecekti.» [Sahih bir hadistir. Taberânî «El-Mu'cemü'l Evsat» ta rivayet etmiştir]

Takdir edilenler yazılmıştır...

Eğer rızık denizde demirlemiş duran bir kayada bile olsa...

Etrafı dümdüz sert yuvarlak bir kaya...

Allah'ın gördüğü bir kulun rızkı için çatlayıp ikiye ayrılıverir...

İçindeki her şeyi o kula vermek için...

Yahut da yedi kat göğün arasında rızkın bir yolu olsa...

Allah, o merdivenlerin basamaklarını çıkmayı kolaylaştırır...

Levh-i Mahfuz'da ona yazılan rızka nail olması için...

Ona takdir edilen (rızık) gelir, eğer gelmediyse mutlaka gelecektir...

Sahih-i Buhârî'de gelen bir hadiste Nebi - aleyhissalatu vesselam - şöyle buyurmuştur: «Allah Teâlâ her rahim için bir melek görevlendirmiştir. Melek: "Ey Rabbim! O, bir nutfe. Ey Rabbim! O, bir alaka (donmuş kan). Ey Rabbim! O, bir mudga (bir çiğdem/parça et)." der. Allah Teâlâ ana rahmindeki bebeğin yaşamasını murat ettiği zaman melek sorar: Ey Rabbim! O, bir erkek mi yoksa kız mı olsun? Bedbaht mı yoksa mutlu mu olsun? Onun rızkı ne kadar olsun? Onun ömrü ne kadar olsun?. Bütün bunlar, ana rahminde yazılır.»

Senin rızkın, Rezzak olan Allah tarafından garanti altına alınmıştır. Bu rızkı, hırslı birinin çabası çekemez, onu hoş görmeyenin nefereti de onu geri gönderemez.

Bir hadiste rivayet edildiğine göre: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Şüphesiz ki rızık, sahibini aynı ecelinin onu aradığı gibi arar.» [Sahih bir hadistir. İbn Hıbbân rivayet etmiştir]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Hiçbir nefis, rızkını bitirip tamamlamadan ölmez.» [Sahih bir hadistir. İbn Mâce rivayet etmiştir].

Allah, rızkı bir ölçüye göre indirir. Kullarının durumunu ve onlar için neyin iyi olduğunu en iyi O bilir. (Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir.) [Şûrâ Suresi: 27] İbn Kesîr -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: ''Allah, kimin zenginliği hak ettiğini ve kim fakirliği hak ettiğini hakkıyla bilen ve görendir.''

O'nun hazineleri doludur...

Allah'ın rızkı tükenmez. Bunların hepsi, zorluk çekmeden, bedelsiz ve zahmetsizce olur. O, hazırlık yapmadan kolaylıkla rızık verendir.

Kudsi bir hadiste şöyle gelmiştir: «Ey kullarım! Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz; insanlarınız ve cinleriniz hepiniz bir düzlükte toplanıp bana talepte bulunsaydınız. Ben de her insana istediğini verseydim. Bu benim nezdimde olandan, iğnenin denize batırıldığı zaman meydana gelen eksilme kadar bir noksanlık ancak meydana getirirdi.» [Müslim rivayet etmiştir].

Allah'ın tüm yaratılanları rızıklandırmasıyla beraber; O, geniş bir sabra ve şefkate sahiptir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- 'den sahih olarak gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Hiç kimse (kendisi hakkında) duyduğu eza (verici isnad ve iftira) ya Allah'tan çok sabırlı değildir. İnsanlar Allah'a oğul isnad ederler de sonra Allah yine onları selamette kılar ve (her türlü nimetlerle) rızıklandırıp (yaşatır).» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir]

Dur!

Rızkın çokluğu, Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın sevgisine delalet etmez. Kâfirler ve cahiller, rızıktaki artışın, Allah'ın sevgisi ve hoşnutluğunu gösterdiğini zannederler. Oysa Allah şöyle buyurmuştur: (Ve: Biz malca ve evlatça daha çoğuz, biz azaba uğratılacak değiliz, dediler. (35) De ki: Rabbim, dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden) kısar; fakat insanların çoğu bilmezler. (36)) [Sebe Suresi: 35-36]

Rızkın az olması da küçümseme, değer vermeme anlamına gelmez; (Fakat insan, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğu ve bol bol nimet verdiğinde; "Rabbim bana ikram etti." der. (15) Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise; "Rabbim beni önemsemedi." der. (16) Hayır kesinlikle...) [Fecr Suresi: 15-17]

Rızkın anahtarları...

Bir kula mutluluk ve huzur veren en büyük şeylerden biri de şudur: Rabbine bağlılığı, rızıklandırıcısına olan tevekkülü, O'nun himayesi ve gözetimi altında olmakla yetinmesidir. (Şüphesiz ki, benim velim (koruyanım) kitabı indiren Allah'tır. O bütün salih kullarını görüp gözetir.) [Araf Suresi: 196]

Eğer Allah kulunu gözetiyorsa; takvayı onun kalbine yerleştirir. Takva da rızkın vesilelerinin en büyüklerinden biridir. Takva tüm ekonomik teorilerin en büyüğüdür: (O ülkelerin halkları, iman etseler ve takvalı olsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık. Fakat yalanladılar. Biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.) [Araf Suresi: 96] (Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar (2) Onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır. ) [Talak Suresi: 2-3]

Allah -Azze ve Celle-'nin kâinattaki sünnetlerinden/kanunlarından biri de; rızkın ibadet ve taatle bağlantılı olmasıdır: (Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi.) [Mâide Suresi: 66]

Aynı şekilde tam tersi de: Günahlar rızkı engeller, nimeti ve bereketi yok eder: (İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki; böylece Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Umulur ki (tuttukları kötü yoldan) dönerler.) [Rum Suresi: 41]

Unutulmuş rızıklar/nimetler!

Güzel ahlak, vatanında güven içinde olmak, sağlıklı bir beden, günlük rızkın olması, bir sevdiğinle karşılaşmak, bir kardeş sahibi olmak, Bir oğulun kahkahası, hanımın iyi olması, salih bir arkadaşa sahip olmak, ruhun sükûneti, gören bir göz, konuşan bir dil, duyan bir kulak ve güzel bir uyku. Bütün bu nimetlerden daha büyüğü ise; bir insanın ana-babasının veya onlardan birinin hayatta olmasıdır.

Eğer övülmeye değer bir ahlakla rızıklandırıldıysan... Rızıkları taksim eden seni seçmiştir...

İnsanların bahtında mal ve ilim vardır... Bu ise üstün ahlak sahibidir...

Son olarak . .

Kul, şeytanın kendisini rızık konusunda korkutmasına karşı tedbirli olmalıdır. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Şeytan, sizi fakirlikle korkutur ve size ahlaksızlığı telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve lütuf vadeder. Allah, ihsanı geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir.) [Bakara Suresi: 268]

Selefi salihinden biri şöyle diyor: Rızık konusunda insanlar, şeytanı onayladılar ve Allah'a inanmadılar!

İnsan nefsi fakir olmaktan kaygı duyar...

Oysa fakirlik, nefsi azdıran zenginlikten daha hayırlıdır...

Gönül zenginliği yeterlidir şayet...

Gönül zengin olmazsa yeryüzünde bulunan ne varsa yetersizdir...

Allah'ım! Bizi hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği ile rızıklandır! Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.