Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

13

Es-Subbûh -Celle Celâluhu-

Âlimler şöyle demişlerdir: İsim ve sıfatlarda tevhit, tevhidin özeti olan iki esasa dayanmaktadır:

1- Allah'nın isimlerinde, sıfatlarında ve fiillerinde mükemmel/tam olmasının ispat edilmesi.

2- Allah'nın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde kemaliyle çelişen bütün noksanlıklardan tenzih edilmesi.

Allah'ın bize olan merhameti sebebiyle, kendisini nasıl tenzih edeceğimizi bize öğretti. Bu da, O'nu tesbih etmemizle gerçekleşir. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Ve O'nu sabah akşam tesbih edin.) [Ahzâp Suresi: 42].

Kim hâlâ tesbih edilmeye devam ediliyorsa, O'nu tesbih ederim...

Kimin zikrinde razı olunmaya yollar varsa, O'nu tesbih ederim...

Sonsuza kadar (tesbih ederim) ve O'ndan başka Sübhân yoktur... Ruh da, reyhan da O'ndan ve O'ndadır...

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem - rükûsunda ve secdesinde şöyle derdi: «Subbûh (tüm noksanlardan ve kusurlardan münezzeh) ve Kuddûs olan, meleklerin ve Cebrâil'in Rabbi olan (Allah)» [Müslim rivayet etmiştir].

Arapça dilinde tesbih; tenzih etmektir. (Subhânallah) kelimesinin anlamı: O'nu tenzih etti ve bütün kusurlarından uzak olduğunu söyledi.

Rabbimiz -Azze ve Celle- her türlü kusurdan, noksandan ve çirkinlikden münezzehtir. Mutlak mükemmellik O'na aittir.

Sen en müstehak olansın...

Bütün kâinat bir mabettir. İçinde var olan herkes Allah -Azze ve Celle-'yi tesbih eder. O, kendisiyle Allah'a ibadet edilen ibadetlerin en büyüğüdür.

İşte bunlar gökyüzü ahalisinden melekler: (Onlar dediler ki: Bizler, hamdinle seni tesbih ve takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak ve kanlar dökecek kimseler mi yaratacaksın? Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğiniz şeyleri ben bilirim, dedi.) [Bakara Suresi: 30].

İnsanların ve cinlerin kâfir olanları dışında kâinattaki her şey mutlaka yaratıcısını tesbih eder ve kâinatın her tarafı, yaratıcısına tesbih ederek karşılık verir.

Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Yedi gök, yeryüzü ve bunların içinde bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, Halîm'dir, bağışlayıcıdır.) [İsrâ Suresi: 44].

O, -Tebâreke ve Teâlâ - zatının ve sıfatlarının mükemmelliği sebebiyle tesbih edilmeye layık olandır.

Ebû Hureyre -radıyallahu anhu-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim: «Peygamberlerden bir peygamberi, bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve karınca yuvası yakıldı. Bunun üzerine Allah Teâlâ ona şöyle vahyetti: "Seni bir karınca ısırdı diye, tesbih eden bir ümmeti mi yaktın?!» [Buhârî -bu onun lafzıdır- ve Müslim rivayet etmiştir].

Dağlar ve kuşlar Allah'ı tesbih eder. Herşey Allah'ı tesbih eder: (Tesbih eden kuşları ve dağları da Dâvûd’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik.) [Enbiyâ Suresi: 79]. Oysa biz, tesbih ile Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya yönelmeye başkalarından daha layığız.

Selefi salihinden bazıları şöyle demiştir: Sizden biriniz bindiği bineğinden ve giydiği elbiseden utanmıyor mu? (Bineği ve elbisesi) Allah'ı ondan daha çok anıyor.

Kalpler işittiler...

Salih kimseler, tesbihin Allah'a en sevimli gelen söz olması sebebiyle mükâfatlarını öğrendiğinde, Her koşulda Allah'ı tesbih etme yarışına girdiler. Bu, çok kolay bir ganimettir. Peygamber -aleyhissalatu vesselam-'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: «İki kelime vardır ki dile kolay, mizanda ağır ve Rahmân'a sevimli gelir. Bunlar; (O'na hamt ederek, Allah'ı bütün kusur ve noksanlıklardan tenzih ederim) ve (Pek yüce olan Allah, bütün kusur ve noksanlıklardan münezzehtir) sözleridir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette de şöyle buyurmuştur: «Kim, bir günde yüz defa: (O'na hamt ederek, Allah'ı bütün kusur ve noksanlıklardan tenzih ederim) derse, günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa silinir.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmuştur: «Sizden birisi her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?» O mecliste bulunan kimselerden biri: “Bizden birisi bin sevabı nasıl kazanır?” diye sordu.

«Yüz defa Subhânallah (Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim) diye tesbih eder ve ona bin sevap yazılır ya da o kim­seden bin günah silinir.» buyurdu. [Müslim rivayet etmiştir].

Mutluluğun Anahtarları:

Ve Allah'ı -Subhânehû ve Teâlâ- tesbih etmek kalıcı olan salih amellerdendir.

Ve tesbihte; itaat eden için bir teselli, kaçanlar için bir korunak, korkanlar için bir sığınak vardır. O'nu öven ve O'nu her türlü kusur ve noksandan münezzeh olduğunu söyleyerek tesbih edenler bilirler ki; O, zorlukta sığınakları, yalnızlıkta tesellileri, yoklukta onların destekçisidir.

Nasıl olur da Allah'ı bollukta bilerek tesbih edenlere karşılık verilmez ve nasıl olur da Yüce Allah, zor durumda kaldıklarında onları tanımaz?

İşte bu, Allah'ın peygamberi Yûnus ibn Mettâ - aleyhisselam -; Allah -Azze ve Celle- onun hakkında ne dedi? (Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, (143) Tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. (144) [Sâffât Suresi: 143-144].

İbn Abbâs -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre: “Denizde balıklar durulurdu da o, tesbih etmekten geri durmazdı. Kurbağalar vıraklamalarını keserlerdi de o, Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'yı anmayı kesmezdi.

Hasan-ı Basrî şöyle demiştir: Yûnus -aleyhisselam-, balinanın karnında namaz kılmamış, ancak rahat durumdayken (sıkıntısız döneminde) iyi ameller işlemişti. Bundan dolayı Allah da onu sıkıntı içindeyken hatırlamıştır.

El-Kerhî şöyle demiştir: ''Bu, tesbihin ve (Lâ ilahe illallah) sözünün sıkıntıları giderdiğinin, dertten ve musibetlerden kurtardığının bir delilidir.''

Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Eğer bir kul salih ise, gökyüzünde tanınır." Çünkü tesbih salih bir ameldir ve Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurur: (Salih ameli de güzel sözler yükseltir.) [Fâtır Suresi: 10].

Kul, tesbih ile rızıklandırılır. "El-Edebu'l-Müfred" adlı eserde geldiği üzere, Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle demiştir: «''Subhânallâhi ve bihamdihi'' sözü her şeyin yakarışıdır. Her şey bu söz ile rızıklandırılır.» [Sahih bir hadistir].

Subhâneke! (Seni her türlü noksanlıklardan tenzih ederim.)

Allah’ı, göklerde yarattıkları sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.

Allah’ı yeryüzünde yarattıkları sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.

Allah’ı yerle gökler arasında yarattıkları sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.

Allah’ı bundan sonra yaratacakları sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.

Allah - Subhânehû ve Teâlâ- kullarına, gün doğumunda ve gün batımında O'nu çokça tesbih etmelerini/yüceltmelerini emretti ve şöyle buyurdu: (Akşama ulaştığınızda ve sabaha kavuştuğunuzda, Allah'ı tesbih edin.) [Rûm Suresi: 17]، Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin.) [Ahzâp Suresi: 42].

Ve Allah'ı tesbihin etmenin öneminden dolayı; Allah, Cennet ehline, nefes alıp verir gibi tesbih etmeyi de ilham etmiştir. (Onların oradaki duası: «Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise «selam» dır. Onların dualarının sonu da şöyledir: Hamt, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.) [Yûnus Suresi: 10].

İbn Recep -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: ''Bütün ameller için boş vakite ihtiyaç vardır. Fakat zikir için ne boş bir vakite, ne de ara vermeye ihtiyaç vardır! Bütün ameller dünyadan ayrılmayla biter ve ahirete bunlardan bir şey kalmaz. Oysa zikir bitmez. Mümin zikir ile yaşar, zikir ile ölür ve onunla diriltilir.”

Toplumların dillerinin tesbih ettikleri kadar O'nu tesbih ederim...

Nimetlerden daha evla olan hamt tesbihi ile...

Şunu bilen dillerinin tesbih ettikleri kadar O'nu tesbih ederim...

O'nu tesbih etmek en üstün korumalardan biridir...

Eğer dilerse kötülük sahibini rezil eden Allah'ı tesbih ederim...

Eğer dilerse de büyük, küçük günahları af eden...

Kadir olduğu mağfireti dilediğimiz Allah'ı tesbih ederim...

Ve intikamcının zulmünden O'na sığınırız...

Allah -Subhânehû ve Teâlâ-, bizi O'na hamt edenlerden, isimlerine ve sıfatlarına iman edenlerden, O'nu birlemeyi ve yüce saymayı hakkıyla yerine getirenlerden kılsın. Muhakkak ki O, her şeyi işiten ve yakın olandır.

(Akşama ulaştığınızda ve sabaha kavuştuğunuzda Allah'ı tesbih edin.) (Göklerde ve yerde her türlü övgü O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde de O’nu tesbih edin.) [Rûm Suresi: 17-18]،