86
«Sahih-i Müslim'de» Suheyb -radıyallahu anh-’dan, onun da Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den rivayet ettiği hadiste şöyle buyurmuştur: «Cennet ehli Cennet'e girince Allah -Tebâeke ve Teâlâ- buyurur: Bir şey ister misiniz size artırayım? Derler ki: Yüzlerimizi beyazlatmadın mı? Bizi Cennet'e sokup, Cehennem'den kurtarmadın mı? (daha ne isteyelim!) Perde kalkar. Onlara, Rableri -Azze ve Celle-'ye bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir.»
Güzelliği karşısında düşüncelerin ne yapacağını bilemediği Allah ne yücedir
Büyüklüğü karşısında dimağların heyecandan çarptığı Allah ne yücedir...
Nurları karşısında akılların hayrete düştüğü Allah ne yücedir...
Allah güzeldir, güzeli sever. Hatta O, güzelliğin hepsidir ve bütün güzellikler O'ndandır. O; güzel yapar, güzel işi mükâfatlandırır.
O gerçekten güzeldir ve nasıl olmasın!
Ve tüm bu evrenlerin güzelliğidir
Güzel olanın bazı tesirleri, onların (kâinatın) Rabbi
İrfan sahibi tarafından (güzel) olarak vasfedilmede daha öncelikli ve güzel olmaya daha layık olandır
«Sahih'i Müslim'de» Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den şöyle bir bir rivayet gelmiştir: «Allah El-Cemîl'dir, güzelliği sever.»
Şeyh Sa'dî -rahimehullah- İbnü'l Kayyım'ın «Nuniyyesindeki» beyitleri açıklarken şöyle söylemektedir: El-Cemîl: Kimin güzellik ve iyilik sıfatları varsa, o kendinde, isimlerinde, sıfatlarında ve fiillerinde güzeldir. Dolayısıyla hiçbir varlık Allah -Subhânehû veTeâlâ-'nın zatının güzelliğinden bir kısmını dahi ifade edemez. Öyle ki Cennet ehli içinde bulundukları ebedi nimetler, zevkler, sevinçler, değeri biçilemeyecek kadar mutluluklara rağmen Rablerini gördükleri zaman Rablerini görüp O'nun cemalinin tadına vardıklarında, içinde bulundukları nimetleri unuturlar, içinde bulundukları mutlulukları kaybolur. Güzelliğinden kendilerine güzellik, ışığından ışık almak için bu durumun sürmesini dilediler. Çünkü kalpleri sürekli bir hasret ve Rablerini görme meylindedir ve (Ahiret Günü'ne) adeta kalplerin uçacağı bir sevinçle sevinirler!
Ve o keza: İsimlerinde güzeldir. Çünkü isimlerinin hepsi güzeldir, hatta isimlerin en hayırlısı ve en güzeli Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın isimleridir; (En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin.) [A'raf Sûresi: 180].
Bunların hepsi hamt, izzet ve kâmil olmada en üst seviyeye işarettir. Kâmil ve kâmil olmayan diye ayrı olarak bir isimle anılamaz.
Ve O; sıfatlarında güzeldir. O'nun sıfatlarının tümü, kemal sıfatları, hamt ve övgü sıfatlarıdır.
Ve fiillerinin hepsi güzeldir. Yaptığı zaman kendisine hamdedildiği ve şükredildiği iyilik yapma ile ihsanda bulunma arasındaki fiillerdir.
Ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa, gökler yazı tahtası olsa ve yaratılmışlar onu hamt ile doldursalar ve Allah'ın güzelliği hakkında övgüler yazsalar, hak ettiği hususta: O'nun hak ettiği şeylerde hakkını veremezlerdi ve hakkıyla O'na şükürlerini bildiremezlerdi.
Akıllar güzelliğini kavrayamaz ve gözler onu algılayamaz. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in buyurduğu gibi: «Ben seni layık olduğun şekilde medh-ü sena edemem. Sen kendini nasıl medh-ü sena etmişsen öylesin.» [Müslim rivayet etmiştir].
Kara, deniz, yeşillik, Güneş, Ay, yıldızlar ve canlılar Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın cemalinin delillerindendir. O, güzelliği verendir ve güzelliği veren bu güzelliği verdiği mahlukatından onu daha çok hak edendir. (Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!) [Mü'minûn Sûresi: 14]
Bu güzelliği ancak Allah'ın kalbini imanla nurlandırdığı kimse görür. O kimse bu güzelliğin arkasında Yüce Allah'ın cemalini ve mükemmelliğini görür.
Kim Allah'ı anmaktan yüz çevirir, O'nun nurunu inkâr eder ve O'nun hidayet yoluna uymayarak isyan ederse; muhakkak ki o kimse, O'nun cemalinin mükemmelliğini görmekten mahrum kalır, göz kör olmuştur, basiret ortadan kalkmıştır!
Ey şikayet eden! Senin hastalığın yoktur ki, eğer hasta olarak sabahlarsan nasıl sabahlarsın? Güllerdeki dikeni görmez misin? Üzerlerinin çiy tanesiyle taçlandırılmış gibi örtüldüğünü görürsün
Ve kendisi güzellikten yoksun olan varlık aleminde güzel bir şey görmez
Bu isme iman, Müminin güzel olan Allah'ı görme konusundaki imanını ve özlemini artırır. Şu dua Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in duasındandı: «Senden cemaline bakma lezzetini ve sana şevkle kavuşmayı isterim» [Sahih Hadis. Tirmizî rivayet etmiştir] Sonra da o kulu Allah -Azze ve Celle-'nin ona takdir ettiğine karşı mutmain ve razı olarak bulursun. Çünkü Allah -Subhânehû ve Teâlâ- ancak Mümin kulu için hikmetli ve iyi olanı yapar. Bütün fiileri güzeldir ve güzel bir fiilden kaynaklanan her şey güzel olur. «İmam Ahmed'in Müsned'inde» gelen kudsi hadiste Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bahsettiği şey Allah'a karşı hüsnüzandır ve izzet sahibi olan Rabbimiz şöyle buyurmuştur: «Allah şöyle buyuruyor: Ben kuluma, hakkımda beslediği zanna göre muamele ederim. Eğer iyi zannederse kendine, kötü zannederse yine kendinedir.» [Sahih Hadis].
Ben Allah'a dua ediyorum ve sanki ben
Allah'ın yarattığını güzel düşünerek görüyorum
Mümin de O'nu gizli ve açık olarak güzel görür. Çünkü Mümin bu güzellikle Allah'a yakınlaşır, muhakkak ki Allah güzel söz, ahlak ve amelleri teşvik etmiştir. Öyle ki Allah kulunun şunu yapmasını sever: Dilini doğrulukla, kalbini ihlasla, tövbe ve tevekkülle, uzuvlarını taatla güzelleştirmesini ister. Allah kulun bedeninde de, kıyafetlerinde ve temizliğinde kendisine bahşedilen nimetlerinin gösterilmesini sever.
Mümin de sıfatı olan güzellikle Rabbini bilir, kanunu ve dini olan azametini bilerek O'na kulluk eder.
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabına şöyle dediği zaman: «Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennet'e giremez.» Bir adam: İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder!
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise; hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.» [Müslim rivayet etmiştir].
Allah'ım! Bize dünyada ve ahirette güzellik ver, bize gönlün iki halinde de güzellik ver: Gizli ve açık olanda, sözlerde ve amellerde de bize güzellik ver. Ey âlemlerin Rabbi!