80-81
Bir dayanağa ihtiyacın var, bir eğitmene ihtiyacın var, bir kaynağa ihtiyacın var, kendisine tevekkül edeceğin birine ihtiyacın var, bir dosta ihtiyacın var, bu hayatın zor olduğunu sana anlatacak birine ihtiyacın var. Düşmanlarının şerrinden seni koruyacak güçlü birine ihtiyacın var. Senin Rabbine ihtiyacın var.
Ey azamet sahibi! Ümit ederek geldim sana, kul ancak kime şikayet eder
Mevlasına; o hâlde, kötü halimden gördüğün şeyden beni kurtar, ey himaye edenlerin efendisi olan Allah'ım!
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kitabında şöyle buyurmuştur: (O; dost olandır, övülmeye layık olandır.) [Şûrâ Suresi: 28] Şöyle demiştir: (Allah iman edenlerin dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.) [Bakara Suresi: 257]
Rabbimiz -Azze ve Celle- her zaman ve her an göklerde ve yerdeki işleri ve takdir edilmiş şeyleri yaratarak ve yöneterek tüm yaratılmışların velisi ve koruyucusudur. Bize hayırlar getiren, bizi zarardan, şerlerden, kötülüklerden koruyandan başka velimiz yoktur. Perçemlerimiz Allah -Azze ve Celle-'nin elindedir.
Bu, genel bir dostluk ve himayedir. O; iyiler ve kötüler, inananlar ve inanmayanlar yaratılmışların himaye altına alınması ve bütün yaratılmışlar için kapsamlı bir yönetmedir.
Özel dostluk ve himayeye gelince; bu takvalı olan veli kulları içindir. Onları cehalet, küfür ve isyan karanlıklarından ilim, iman ve taat nuruna çıkarır. Düşmanlarına karşı onlara yardım eder, dünyevî ve dinî işlerini onlar adına düzeltir.
Bu dostluk; şefkati, merhameti, ıslahı, korumayı ve sevgiyi gerektiren bir dostluktur. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurdu: (Allah iman edenlerin dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.) [Bakara Suresi: 257]
Ve Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın Mümin kula dostluğu, kulun Allah'ı sevdiği ölçüdedir. İbnü'l Kayyim -rahimehullah- şöyle demiştir: "Velayetin aslı; sevgidir, düşmanlığın aslının nefret olduğu gibi sevgi olmadan da dostluk olmaz.
Allah, inananların dostudur ve onlar da O'nun dostlarıdırlar. Bu yüzden onlar O'nu sevdikleri için Allah'a sürekli olarak dost kalırlar. Ve O da Mümin kuluna olan sevgisinden dolayı onu sürekli bir şekilde destekler, yardımcı olur.''
Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın dostluğu başkasının dostluğuna benzemez; (O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir) [Şûrâ Sûresi: 11].
Ve Allah -Subhânehû ve Teâlâ- lutfederek, yardımcı olarak ve rahmetiyle sürekli olarak kulunu destekleyecektir, (Allah iman edenlerin dostudur) [Bakara Suresi: 257] Yaratılmışların tersine; Kulun zilletini ve ihtiyacını giderme gayesiyle, yarattığını güçlendirmek ve çokça ihsanda bulunmak için yarattığına destek olup yardım etmeye devam eder.
Azîz ve Gani olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya gelince - kendisinin kullarına olan dostluğu hiçbir şekilde düşkün ve ihtiyaç sahibi olduğu için değildir. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: ("Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim." de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt (onu tekbir et) [İsrâ Suresi: 111]
Allah'ın kullarından veli olan kulun tarifi; o, Allah -Azze ve Celle-'yi ve Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'i sever, Allah'ı ve Rasûlünü sevenleri sever, buğzedenlere buğz eder. Allah ve Rasulü'ne dost olanlarla dost olur. Allah'a ve Rasûlü'ne düşman olanlara da düşmanlık eder. Allah'a itaat eder ve O'na isyan etmekten kaçınır, (Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir) [Mâide Suresi: 56] (Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin) [Mücâdele Suresi: 22]
Velayet ancak iki şartla elde edilir: Takva ve iman ile. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.) (62) (Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır.) (63) (Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.) (64) [Yûnus Suresi: 62-64]
Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın velayeti sonradan çalışarak kazanılır. Sebepleri vardır. Kalbi ve bedeni amelleri vardır. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah, iyi davrananlarla beraberdir.) [Ankebût Suresi: 69] (Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur.) [Enam Sûresi: 127]
Ve insanlar, Allah -Azze ve Celle-'ye dost olma konusunda iman ve takvadaki üstünlüklerine göre farklılık gösterirler.
Ve kul dinin farzlarını ve isteklerini yerine getirerek Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya yaklaşır. Böylece Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya olan sevgisi ve yakınlığı artar.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir hadiste o şöyle buyurmuştur: «Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı mesabesinde olurum. Diliyle de her ne isterse muhakkak onları da kendisine ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sığındırır, korurum.
Ben yapmasını dilediğim hiçbir şey hakkında, Müminin ölümü karşısındaki tereddüdüm gibi tereddüt etmedim. Fakat bunda kulum ölümden hoşlanmıyordu, ben de kuluma acı gelen şeyi sevmiyordum.» [Buhârî rivayet etmiştir]
Şeyhulislâm İbni Teymiyye -rahimehullah- şöyle demiştir: Bir veli, hem içten hem de dıştan Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e uyarsa ancak o zaman veli olur. Rasûl'e uyulduğu kadar, Allah'a olan dostluk da o derecede olur.''
Bu özel sorumluluk üstlenme şunu gerektirir: Kullarına ihsan etmeyi ve onların muvaffak kılınmasını, (Allah; iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.) [Bakara Suresi: 257]
Şunları gerektirir: Günahların bağışlanması ve merhamet, (Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.) [A'râf Suresi: 155]
Ve şunları gerektirir: Düşmanlara karşı zafer ve destek, (Sen bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.) [Bakara Suresi: 286] Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Oysa sizin mevlanız Allah’tır ve O, yardımcıların en hayılısıdır.) [Âl-i İmrân Suresi: 150]
Ve dostluk şunu gerektirir: Cennet'e girmeyi ve Cehennem'den kurtulmayı. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Rableri katında onlara selamet yurdu (Cennet) vardır. Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.) [En'âm Suresi: 127]
Allah'ın en büyük nimetlerinden biri de: Allah'ın senin velin/dostun olmasıdır. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (O; ne güzel dosttur, ne güzel yardımcıdır) [Enfâl Suresi: 40] Eğer Allah -Azze ve Celle- senin velin ise; dünya ve ahirette de güvenliği kazandın demektir: (İşte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.) [Enam Sûresi: 82]
Sen huzurlu olursun. Çünkü Allah -Azze ve Celle- seninle beraberdir ve dilin sürekli olarak şunu söyler: (De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.) [Tevbe Suresi: 51] Seni seçmek için sana zorluk verir ve seni sıkıntıya sokar; (Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) varis kılmak istiyorduk.) [Kasas Suresi: 5]
Eğer Rabbin sana sahip çıkarsa; sen büyük bir önem altında ve büyük bir nimet içinde olursun. Günah işliyorsun ve o seni cezalandırıyor, sen israf ediyorsun ve o sana yeteri kadar veriyor, sen üstün olmak istiyorsun O seni edeplendiriyor, bu da ancak Allah -Celle ve Alâ-'nın senin dostun olması sebebiyledir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır.
Ve kesinlikle biliyorsunuz ki; bu, sevgi dolu bir cezadır, bir eziyet değildir. Çünkü Allah, sevdiklerine eziyet etmez; ((Bir de) Yahudiler ve Hristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır! Siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz.) [Mâide Sûresi: 18].
Ey Allahım! Sen ihsanda bulunansın, Allah'ım affın ile bana cömert ol, çünkü ben
Kapılarda, kırılmış ve alçaltılmış olarak beklerim cömertlik ve büyük bir lütuf sendendir
Allah'ım! Senden Mevlâ isminle, bizi Cennet'e koymanı ve bizi gizli ve aleni olarak velilerinden kılmanı istiyoruz.