3
Ey Rabbim! Senin izzetin ve bizim zilletimizle, senin kuvvetin ve bizim zayıflığımızla, senin bizlerden mustağni olman ve bizim sana olan muhtaçlığımızla senden istiyoruz. Yalancı, günahkâr başımız senin önündedir. Senin bizden başka kulların çoktur. Bizim ise senden başka Rabbimiz yoktur. Sana karşı, senden başka bir sığınak ve kurtuluş da yoktur.
Senden, muhtaç olanların isteğiyle istiyoruz. Boyun eğmiş, utanç içinde olanların yalvarışıyla sana yalvarıyoruz. Korku içindeki körlerin duasıyla sana dua ediyoruz.
Sana boyunları eğilmiş, burunları sürtmüş, gözleri senin için dolup taşmış, kalpleri de sana karşı utanç içinde olan kimselerin isteğiyle istiyoruz. Bizi ve bütün Müslümanları bağışla ve bizi rahmetine kabul et. Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Kul, Rabbi dışında başka kimden yardım ister?...
Zorluk ve sıkıntı karşısında toy delikanlılar için kim vardır?...
Dünyanın ve dünyada ahalisinin sahibi kimdir?...
Uzaktan ve yakından musibeti kaldıran kimdir?...
Geldiği vakit derdi ve tasayı yok eden kimdir?...
Ey Rabbim! Bunlar sadece senin fiillerin değil midir?...
Bu satırlarda Allah'ın en güzel isimlerinden biri hakkında konuşmaktan onur duyuyoruz: Bu da (Er-Rabb) ismidir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: (O, iki doğunun ve iki batının da Rabbidir.) [Rahman Suresi: 17] Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Onlara merhametli Rabbin söylediği bir selam vardır.) [Yâsîn Suresi: 58].
Rabbimiz; herşeyi yaratan, her şeyin sahibi, herşeyi idare eden/düzenleyen, herşeyi yöneten, bütün efendilerin Rabbi ve kulların ilahı, krallıkların, kralların ve tüm kulların sahibidir. Yarattıklarının çıkarlarını düzenleyen O'dur. O, onların işlerini çekip çeviren -insanların da cinlerin de- dünya ve ahiret hayatının sorumlusudur.
Allah'ın herşeyin Rabb'i olması: Bütün yaratılmışları kapsar. İyilerini de, kötülerini de, Mümin olanları da, kâfir olanları da, hatta cansız varlıkları dahi kapsar.
Allah'ın Rab olması: Onları yaratarak, rızık vererek, işlerini yöneterek, nimet vererek ve bir çok şeyler bahşederek yetiştirmesidir.
Allah'ın özel olarak Rab olması: O'nun -Tebâreke ve Teâlâ - evliyalarını ve seçtiklerini yetiştirmesi/eğitmesidir. Onları iman ile yetiştirir ve onları buna muvaffak kılar. Onların kalplerini, ruhlarını ve ahlâklarını ıslah eder. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
Bu da, tüm iyiliklere muvaffak kılma ve tüm kötülüklerden de himaye etme eğitimi/yetiştirmesidir.
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- bütün âlemlerin Rabbi olarak kendisini övmüştür. (Hamt, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.) [Fâtiha Suresi: 2]
Allah Teâlâ, Arş'ın Rabbi olarak kendini övmüş ve şöyle demiştir: (Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah, onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.) [Zuhruf Suresi: 82], (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka hak ilah yoktur.) [Neml Suresi: 26].
Allah Teâlâ, göklerin ve yerin Rabbi olarak kendini övmüş ve şöyle demiştir: (Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.) [Zuhruf Suresi: 82],
Bunun içindir ki; bütün yaratılmışlar Rab Teâlâ'ya hamdetmiştir. (Ve denildi ki: Hamt, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.) [Zümer Suresi: 75], O, hem dünyada hem de ahirette övülendir: (Onların cennetteki duası: «Allah'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça «selam» derler. Onların dualarının sonu da şöyledir: Hamt, âlemlerin Rabb'i Allah'a mahsustur.) [Yûnus Suresi: 10].
Nebiler ve salihler bu ismin, duanın anahtarı olduğunu öğrenince dualarında Allah'a bunun ile yalvarıp yakardılar.
Nûh -aleyhisselam- bu isim ile dua etti: (Rabbim! Beni, anamı, babamı, evime inanmış olarak gireni, inanan erkek ve kadınları bağışla.) [Nûh Suresi: 28].
İbrâhîm ve İsmâîl -aleyhimesselam- bu isim ile dua ettiler: (Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz sen herşeyi işiten ve bilensin.) [Bakara Suresi: 127].
(Peygamberimiz Muhammed) Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem- bu isim ile dua etti: (Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Ve de ki: Rabbim! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.) [Mü'minûn Suresi: 97-98 ].
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- önemli bir iş durumunda ya da sıkıntılı hallerde şöyle derdi: «Azamet ve hoşgörü sahibi olan Allah’tan başka ibadete layık hiçbir hak ilah yoktur. Azametli arşın sahibi olan Allah’tan başka ibadete layık hiçbir hak ilah yoktur. Göklerin, yerin ve yüce arşın Rabbinden başka ibadete layık hiçbir hak ilah yoktur.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].
Her kim duasında Azîz ve Celîl olan Rabbin isimleriyle dua etmemeyi tercih etmişse; zorunlu kalarak o isimlerle dua etmeye geri dönmüştür. İşte yatağında hastalığıyla boğuşan bu hasta şöyle sesleniyor: ''Ya Rabbi, Ya Rabbi!'' Birde bakarsın; O'nun katından damla damla sıhhat akmaya başlar. Öylece O'nun katından şifa iniverir.
Hurma çekirdeğinin zarına dahi sahip olmayan, muhtaç ismiyle yalvararak; sefaletten iç çeke çeke, yoksulluktan şöyle haykırır: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Birde bakarsın ki; Allah Teâlâ o duası vesilesiyle o kimsenin ihtiyaçlarını ortadan kaldırır ve sadece kendi katından sıkıntısını giderir.
Açlık çeken kimse açlıktan kıvranarak ve sıkıntısından eğilip bükülerek seslenir: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Bir bakarsın ki; yüce Allah onu rızka boğmuş ve Allah'ın lütfu onun üzerine yağmur gibi yağıyor.
Mazlumlar da sıcak gözyaşlarını silerek ve acı iniltilerini gizleyerek O'ndan yardım isterler: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Bir de bakarsın ki; en büyük zafer ve iyi sonuçla karşılaşır.
Hâfız İbn Recep -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: Dua ederken Allah'ın Rabliğini tekrar tekrar zikrederek ısrarcı olmak, Allah'tan duaya icabet etmesini isteme hususunda yapılan en büyük taleplerden biridir.
Ey Rabbim! Bu küçük kulundan sıkıntıları gider... ve zorlandığı ve başına bela olan şeylerden onu kurtar.
O'nun şanı ne kadar da büyük, mülkü ne kadar da görkemli, makamı ne kadar da yücedir. O, mahlûkatına ne kadar da yakın ve kullarına karşı ne kadar da şefkatlidir.
Allah'ın Rubûbiyyeti/Rabliği; yücelik ve azamet rubûbiyyetidir. (Yüce Rabbinin adını tesbih et.) [A'lâ Suresi: 1].
Allah Teâlâ'nın Rubûbiyyeti: Berekettir, gelişimdir ve ihsandır. (Âlemlerin Rabbi olan Allah ne mukaddes ve yücedir.) [A'râf Suresi: 54].
Allah Teâlâ'nın Rubûbiyyeti: (Günahlara) bir örtü ve mağfirettir. (İşte güzel bir memleket ve çok bağışlayan bir Rab!) [Sebe Suresi: 15].
Allah Teâlâ'nın Rubûbiyyeti: İzzettir, kuvvettir, galibiyet ve zabtedilmezliktir. (Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) çok azametli ve çok bağışlayıcıdır.) [Sâd Suresi: 66].
Allah Teâlâ'nın Rubûbiyyeti: Rahmettir. (O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, Rahmân olan Allah'tır) [Nebe Suresi: 37].
Allah Teâlâ'nın Rubûbiyyeti: Cömertliktir. (Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?) [İnfitâr Suresi: 6].
Bir ve tek olan Allah'tan başka hak ilah yoktur. Ey Rabbimiz! Sana hakkıyla ibadet ederek kulluk edemedik!
Kim, Allah'ın bütün hükümdarların ve efendilerin Rabbi olduğunu bilirse, kendisi için Allah'tan başkasını Rab olarak aramaz. O'nun Rabliğine razı olur. Kim de bundan razı olursa imanın lezzetinin tadını alır. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak rivayet edilen bir hadiste şöyle nakledilir: «Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, resul olarak Muhammed'den -sallallahu aleyhi ve sellem- razı olan kimse imanın lezzetinin tadını alır.» [Müslim rivayet etmiştir].
(De ki: «Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.») [Mü'minûn Suresi: 118].
İbn Recep -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: “Dua ederken Allah'ın Rabliğini tekrar tekrar zikrederek ısrarcı olmak, Allah'tan duaya icabet etmesini isteme hususunda yapılan en büyük taleplerden biridir.”
Ey Rabbimiz! Merhametini umarız. Bizi göz açıp kapayıncaya kadar dahi kendi halimize bırakma ve bizi rahmetine kavuştur.
Ey Rabbimiz! Bağışla ve merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.