Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

19

El-Cebbâr -Celle Celâluhû-

Zaman akıp gider, kardeşler senden uzaklaşıp kaba davranırsa, karanlık çöker, günler değişir ve hastalıklar çoğalırsa, Şartlar zorlaşır ve ızdırap artarsa şöyle seslen: Ey Allah'ım! Ey kırık kalpleri onaran! Kırıklarımı onar ve zayıflığıma merhamet et! O zaman Allah seni duyacaktır.

Allah -Azze ve Celle- kendi hakkında şöyle buyurmuştur: (O, kendisinden başka hiçbir hak ilah bulunmayan Allah’tır. O, el-Melik, el- Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir'dir. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır) [Haşr Suresi: 23].

Cebbâr olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ-: O, kırılan kalbi iyileştirip şifa veren, fakirleri zengin kılan ve her zorluğu kolaylaştırandır. Büyüklüğünün ve azametinin karşısında boyun eğenlerin kalplerini O'na has bir iyileştirmeyle onarır.

Cebbâr olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ- : O, her şeye hakim ve galip olan, her şey O'na teslim olmuş ve her şey O'na boyun eğip O'nun emrine tabi olmuştur.

Cebbâr olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ- : O, yarattıklarının üzerinde, herşeyin en yücesinde, Arş'ının üzerine istivâ etmiştir.

Rabbimiz tek başına mutlak güç sahibidir. O, üstün kudretiyle zorbalara galiptir ve azametiyle onların üzerinde yüce olandır.

Allah -Azze ve Celle- zatını bu isimle övmüştür. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (O, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir'dir.) [Haşr Suresi: 23].

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- secdesinde ve rükûsunda şöyle dua ederdi: «Mutlak kudret, hükümranlık, büyüklük ve yücelik sahibini tüm noksanlıklardan tenzih ederim.» [Sahih bir hadistir. Ebû Dâvûd rivayet etmiştir].

O'na itiraz etme!

Cebbâr: Allah için bir övgü ve kemal sıfatıdır. İnsanların bu sıfatla nitelendirilmesi durumunda ise genellikle; bir yerilme, noksanlık ve kusur sıfatıdır. İnsanlardan cebbâr/zorba olduğunu iddia edeni görmüyor musun? Böcek/tahtakurusu ona eziyet verir, (kabirde) solucan onu yer, sinek onu rahatsız eder. O, açlığına esir düşer, tokluğuna yenik düşer.

Bunun içindir ki; peygamberler, yeryüzünde kavimlerinin haksız yere (zorbalık ve kibir) davranışlarını inkar ederek eleştirmişlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?) [Şuarâ Suresi: 130]

Kim zorbalık yaparsa Allah -Celle Celâluhu- onun kalbini mühürler:

(İşte Allah, kibirli zorba olan kimsenin kalbini böyle mühürler)

[Gâfir/Mü'min Suresi: 35]

Allah -Azze ve Celle- zorba olan kimseleri azap ile cezalandıracağı tehdidinde bulunmuştur:

(Peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi). Böylece her inatçı zorba da hüsrana uğradı. (15)

Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır. Kendisine irinli su içirilecektir! (16)

[İbrahim Suresi: 15-16]

Hadiste geldiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kıyamet günü cehennemden gören iki gözü, işiten iki kulağı ve konuşan bir dili olan bir hüzme çıkarak şöyle diyecektir: "Muhakkak ki ben, üç sınıf insan için görevlendirildim inatçı zorba olan kimseler, Allah ile beraber başka bir ilaha dua eden/yalvaranlar ve suret (canlı resim ve heykelleri) yapanlar!"» [Sahih bir hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Cehennem ile cennet münakaşa ettiler. Cehennem; ben kibirli ve zorba kimselere mahsus kılındım, dedi.» [Müslim rivayet etmiştir]. ...Hani o kibirlenenler nerede?... Zorbalık yapanlar nerede?

Hani o krallar ve kralların çocukları nerede?...

Yüzler, kimin için itaat ederek secdeye kapandı?...

Asırların hadiseleri onlara haykırdı ve onlar devriliverdiler...

Ana vatanlarını başka vatanlarla değiştirdiler...

Gökyüzünün kapısını çal!

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in dualarından biri de şöyledir: «Allah'ım! Beni bağışla, bana merhamet et, benden zorluğu gider, bana hidayet et ve beni rızıklandır.» [Sahih bir hadistir. Tirmizî rivayet etmiştir]

Hayatın kırılgan noktaları çoktur ve her gün bu hayatın endişeleriyle biz kırılırız. Bizim mağlup olup kırıklarımızı iyileştirmesi ve zayıflığımızı güçlendirmesi için her saat her an Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya ihtiyaç duyarız.

Gençlik ve yaşlılık, yoksulluk ve zenginlik, Allah aşkına bu devirler nasıl da ardı ardına geldiler?

Hasta adam, yatağında kırılıyor, hastalıkla boğuşuyor. Sonra ''Ey Allah'ım!'' diye seslenir. Cebbâr olan Allah, onun kırgınlığını giderir ve kendi katından ona şifa indirir.

Hurma çekirdeğinin ince zarına dahi sahip olmayan fakir kimse kırılıyor. Sefaletten iç çekerek, fakirlikten ağlayarak, başını gökyüzüne kaldırıp diyor ki: Ey Allah'ım! Cebbâr olan Allah, o kulun kırgınlığına çare olur, ihtiyacını giderir ve sıkıntısını ortadan kaldırır.

Mazlum kimse kırılıyor, iniltisini gizliyor, gözyaşlarını siliyor ve Allah'ın kapısında uzanarak şöyle diyor: Ey Allah'ım! Birde bakarsın ki; cebbâr olan Allah, onun intikamını alır, askerlerini gönderir ve yardımını indirir.

Mahkum hücresinde kırılmış; demirle prangaya vurulmuş ve kelepçelerle bağlanmış. Sonra şöyle seslenir: Ey Allah'ım! Birde bakar ki; cebbâr olan Allah onun kırılmışlığını giderir, ona kapıları açar. Bir de bakarsın kelepçeler çözülmüş ve kurtuluş hasıl olmuştur.

Çocuğu olmayan adam kırılmış, onu üzüntüsü sarmış ve umudu zayıflamış. Bunun üzerine seccadesini alır, uzun uzun ağlayarak şöyle seslenir: Ya Rabbi! Bana senin katından güzel bir zürriyet bahşet! Bir de bakar ki, Cebbâr olan Allah, onun kırılmışlığını giderir, emrini, yardımını ve desteğini gönderir. Bir de bakar ki, imkansız görülen var olmuş, yüzlerde gülücükler açmış, hamilelik meydana gelmiştir.

Muhakkak ki O, Cebbâr olan Allah -Azze ve Celle-'dir. Düğümleri çözer, kalpleri, kemikleri ve nefisleri iyileştirir. Gözyaşlarını silerek teselli eder, belayı defeder, sıkıntıları/kötülüğü ortadan kaldırır ve iyilik/mutluluk gönderir.

Herkes O'na şöyle seslenir: Kırıklıklarımızı iyileştir ve zayıflıklarımıza merhamet et! (Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.) [Rahmân Suresi: 29]

Eğer himayenin gözleri seni gözetliyorsa... Sen uyu! Meydana gelen bütün olaylar güvenlidir...

Seni Allah'a yönelten her bir kırıklık, sana acı verse de bir iyileşmedir.

Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Her şeyin hazineleri yalnız bizim katımızdadır. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz.) [Hicr Suresi: 21] Kurtuluşun anahtarları Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın elindedir. Eğer acılar ve kaygılar seni durduruyorsa, o zaman kalplerdeki kırılganlığı ve bütün kırıklıkları onaran el-Melik (her şeyin sahibi olan), el-Allâm (Her şeyi hakkyla bilen) Allah'a yönel! Ve şöyle seslen: Ey kırılmış olanların kırıklarını gideren! Benim kırıklığımı iyi et, zayıflığıma merhamet et ve beni dertlerimden acılarımdan kurtar. ((Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren mi?) [Neml Suresi: 62].

Ola ki bir bela ile genç adam dara düşer...

Dayanılmaz bir bela, oysa onun çıkışı Allah katındadır...

Daraldıkça daralır halkaları kök saldıkça...

çözülüverir, oysa o çözülmeyeceğini sanardı...

Bir merhem ol!

Unutma: Sıkıntılar dünyanın parçalarıdır. Bu yüzden sıkıntı içinde bir insan görürsen, Allah'ın onun kırıklığını gidermek için kullandığı kimse ol. En büyük mükâfat, kıyamet gününde tüm insanların kırıklarını onaracak birini arayacakları gündür.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Kim, bir Müslümanı bir sıkıntısından kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet gününün sıkıntılarının birinden kurtarır.» [Müslim rivayet etmiştir]. (Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap.) [Kasas Suresi: 77] (Allah, iyilik yapanları sever.) [Âl-i İmrân Suresi: 134]

Bir merhem ol! Hayatın zorlukları seni zorlasa da... Sen tatlı ol! Başkaları acı elma olsa da...

Allah'ım! Kırılanların kalplerini onaran, kırıklarımızı onar. Acizliğimize merhamet eyle ve bizi merhametinle bağışla. Ey merhametlilerin en merhametlisi!