14
Bugün kendi nefsini satın al! Pazar devam ediyor, fiyat orada ve mallar ucuz. O pazara ve mallara bir gün gelecek, az da olsa, çok da olsa onlara ulaşamayacaksın: (O gün aldanışın ortaya çıkacağı gündür.) [Teğâbun Suresi: 9]، (O gün, zalim kimse ellerini ısırır) [Furkân Suresi: 27]،
Bol takva ile azık toplayarak ayrılmazsan, onun gibi olmadığın için pişman olursun...
Mahşer günü çokça azık toplayan kimselerle, hazırlaman gerekenleri hazırlamadığını gördüğünde...
Allah'ın bizi kendisine yaklaştıran güzel isimlerinden biriyle yaşıyoruz. O, tevhidin özetidir. İsim ve sıfat tevhidinin iki rüknünden biridir. Bu da, Allah'ın (el-Kuddûs) ismidir.
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (O Allah, kendisinden başka hiçbir hak ilah bulunmayan el-Melik ve el-Kuddûs'tür.) [Haşr Suresi: 23]، «Sahih-i Müslim»'de, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in rükû ve secdesinde şöyle dediği rivayeti gelmiştir: «Subbûh, Kuddûs, meleklerin ve Cebrâil'in Rabbi olan (Allah).»
«İmam Ahmed'in Müsnedi'nde»: Şöyle bir rivayet gelmiştir: - Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- vitir namazını bitirince şöyle derdi: «El-Melik ve el-Kuddûs olan Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. El-Melik ve el-Kuddûs olan Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. El-Melik ve el-Kuddûs olan Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.» Üçüncü söyleyişinde sesini yükseltirdi. [Sahih bir hadistir].
El-Kuddûs, Arapça dilinde temizlik, saflık anlamına gelir. Ayrıca kutsanmış manasına da gelir.
Rabbimiz -Subhânehû ve Teâlâ- el-Kuddûs'tür. O; bütün eksikliklerden ve kusurlardan arınmış, bir karısının, çocuklarının ve denginin olmasından münezzeh olandır. Bütün üstünlükler ve iyilikler ile övülmüş ve bütün mükemmel sıfatlarla vasfedilmiş olandır.
Ve Rabbimiz - Subhânehû ve Teâlâ - mübarektir (Kutsanmış, Kutlu); öyle ki O'nun nimetleri bütün zamanlar boyunca yerde ve göklerde çok boldur ve yayılmıştır. O'nun ismi kutsaldır, fiilleri, zatı ve yüce sıfatları kutsaldır. O, yarattıklarından dilediklerini hikmetine uygun olarak temizler arındırır. (Ey Peygamberin ev halkı! (Ehl-i Beyt) Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister) [Ahzâp Suresi: 33].
Rabbimiz -Azze ve Celle- bütün yaratılmışlar tarafından takdis edilmeyi (hürmet göstermek ve yüceltmek), tenzih edilmeyi (eksiklikten ve kusurdan) ve iclal edilmeyi (büyük ve ulu saymak) hak eder.
Takdis: Gökyüzü ehli olan meleklerin ibadetidir: (Oysa biz seni överek yüceltiyor ve seni devamlı takdis ediyoruz) [Bakara Suresi: 30].
Bütün Kâinat, Allah -Subhânehû ve Teâla-'yı takdis etmekte ve tesbih etmektedir. (Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tesbih eder. Mülk yalnızca O’nundur, hamt de O’na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir) [Teğâbun Suresi: 1]، (Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanların hepsi Allah’ı tesbih ederler. Her şey O’nu hamt ile tesbih eder) [İsrâ Suresi: 44].
Allah'ı takdis etmeye en layık olan varlık ademoğludur.
Allah -Celle ve Celâluhu-'nun takdis edilmesi şöyle olur:
Onu, sevgisi ve yüceltilmesiyle beraber bütün noksan ve kusurlardan tenzih ederek olur.
O'nun kendi zatı için ikrar ettiği veya Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in O'nun için ikrar ettiğini hususları ikrar ederek olur.
Yarattığı varlıklardan herhangi birine benzemekten O'nu tenzih ederek olur: (O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir) [Şûrâ Suresi: 11]
Kendisine bir ortak koşulmasından tenzih ederek, O'nun şeriatının uygulanması ve o şeriatının hükmüne razı olunmasıyla olur. Allah - Subhânehû ve Teâlâ- hakkında herhangi bir kötü düşünceden uzak durarak olur.
Her kim, O'nun kendisini vasfettiğinin ve resullerinin vasfettiklerinin hilafına düşünürse veya O'nun kendisini vasfettiği ve resullerinin vasfettiği gerçekleri geçersiz sayarsa; Allah hakkında kötü düşüncede bulunmuş olur.
Bu, O Kuddûs'ün özelliklerindendir... Rahman'ı tazim ile O'nu münezzeh kılmak...
Mümin; itaat ederek, günahlardan ve isyandan sakınarak, kalplere tutunan şüpheleri izale ederek kendini arındırır. Malını bütün şüphelerden arındırmak suretiyle, haram malı yemekten uzak durur. İşte bu kimseyi Allah -Celle Celâluhu- şu sözleriyle övmüştür: (Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş (9) (Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. (10)) [Şems Suresi: 9-10].
Allah -Azze ve Celle-, Mûsâ -aleyhisselam-'a Firavun'a gönderilme hedefini açıklamıştır. O hedef; Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'yı takdis ederek kendisini temizleyip arındırmasıdır: (Firavun'a git; doğrusu o azmıştır. (17) Ona de ki: Arınmaya niyetin var mı? (18) Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın. (19)) [Nâziât Suresi: 17-19].
Bunun içindir ki; bu imani arınma olmadan kurtuluş mümkün değildir. (Arınan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (14) Ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse.(15)) [A'lâ Suresi: 14-15], Bilakis, zalim toplumlardan arınma, temizlenme kaldırılır.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Zayıfların, güçlülerden hakkını alamadığı bir toplumu hiç şüphesiz Allah temize çıkarmaz.» [Sahih bir hadistir. Beyhakî «Sünen-i Kübrâ»'da rivayet etmiştir]، Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: «Allah, zayıfların hakkını güçlülerden almayan bir ümmeti nasıl kutsayıp temizler?»
Ebû'd-Derdâ' Irak'tan kutsal topraklara hicret etmesi için Selmân el-Fârisî -radıyallahu anhuma-'ya bir mektup yazdığında; Selman, kutsallık kavramını netleştiren belagatlı bir cevap vererek dedi ki: "Bir toprak parçası hiç kimseyi mukaddes kılmaz! Bilâkis kişiyi ancak ameli arındırarak temize çıkarır."
Kendisi ve rızkı son bulmayacak olan (Allah) bütün noksanlıklardan münezzehtir... Ki O'nunla bütün âlemlere olan (o rızkın) bir teminatı vardır...
Zihinlerdeki arzularını veren (Allah) bütün noksanlıklardan münezzehtir... Ki kalplerde olduğu halde bunlar, dil ile söylenmemiştir...
Ey Subbûh, ey Kuddûs olan Allah'ım! Bizi arındırmanı, bizi bağışlamanı ve bize merhamet etmeni senden istiyoruz. Ey merhametlilerin en merhametlisi!