Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

89-90

El-Mukaddim El-Muahhir -Celle Celâluh-

İbnü'l Kayyim -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir: ''Kul yürür durmaz. Ya yukarı ya da aşağı, ya ileri ya da geri.

Ve tabiatta da, şeriatta da kesinlikle durmak diye bir şey yoktur. Cennet'e veya Cehennem'e en hızlı bir şekilde katlanarak devam eden aşamalardan başka bir şey değildir. Çok hızlı ve yavaş, önce gelen ve geç kalan.

Yolda duran hiç kimse yok, aksine seyahat yönü, hızlılık ve yavaşlık bakımından farklılık göstermektedirler. (O (Cehennem), büyük musibetlerden biridir.) (35) (Beşer için bir uyarıdır.) (36) (Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için.) (37) [Müddessir Suresi: 35-37] Ve durmaktan bahsetmedi, öyle ki Cennet ile Cehennem arasında bir yer yoktur ve yolcu için iki ikametgâhtan (Cennet ve Cehennem)'den başka gideceği bir yer yoktur.

Kim Cennet'e salih amellerle ilerlemezse, o kimse kötü amellerle Cehennem'e doğru gerilemiş olur.''

İlerleme ve geri kalma Allah -Azze ve Celle-'nin elindedir. Yüce Allah'ın en güzel isimlerinden :(El-Mükaddim ve El-Muahhir) isimleridir.

«Sahiheyn'de» İbn Abbas -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet olunduğuna göre: Gece kalktığı zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in duası şöyleydi: «İşlediğim ve işleyeceğim gizli ve açık tüm günahlarımı bağışla. Öne çıkaran ve geri bırakan sensin. Senden başka kulluk yapacağım ibadete layık başka bir ilah yoktur. -Ya da senden başka hak ilah yoktur-».

Yüce Rabbimiz: El-Mukaddim ve El-Muahhir'dir. Her şeye hak ettiğini verir. İstediği şeyi öne geçirir ve istediği şeyi geri bırakır.

Mahlukatı yaratmadan önce her şeyi takdir etmiştir.

Veli kullarından sevdiklerini, diğer kullarına tercih etmiş ve derece bakımından, yarattıklarının bazısını bazısına üstün kılmıştır.

O, dilediğini muvaffak kılarak öne geçirip öne geçip kazananların makamlarına yükseltmiştir. Dilediğini de olmaları gereken makamlardan geri bırakmış ve onları yavaşlatmıştır. Sonuçlarındaki hikmeti bilmesi sebebiyle olması beklenilen şeyin vakti geldiğinde onu ertelemiştir. Sona bıraktığını öne geçirecek, öne geçirdiğini sona bırakacak yoktur.

-Yüce ve Ulu- Rabbimiz yarattıklarından dilediğini başarılı kılarak rahmetine ulaştırır, dilediğini de kötülüğü sebebiyle geri bırakır.

İki ismin birleşmesinde edeb ve fazladan bir güzellik var. Çünkü mükemmellik onların yanyana gelmesindedir.

O, El-Mukaddim (öne geçiren) ve El-Muahhir (geri bırakandır) bu iki sıfat fiillere tabi iki sıfattır

Ve onlar aynı zamanda zatî sıfatlardır ki, o ikisi kendisinden başkası ile değil zatı ile kaimdirler

Öne çıkarma ve geri bırakma . .

Kevni ve Şerî:

Kevniye örnek; Allah -Azze ve Cellle-'nin, yaratıp şekil vermede ve yoktan var etmede yarattıklarının bir kısmına diğerlerine göre öncelik vermesidir. Hadiste şöyle gelmiştir: «Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir» [Sahih Hadis. Ebû Dâvûd rivayet etmiştir]، Gökleri ve yeri altı günde yarattı, cinlerin ve insanların yaratılmasından önce meleklerin yaratılmasına öncelik verdi. Cinlerin yaratılmasını da insanların yaratılmasından önce takdir etti: (Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık.) [Hicr Suresi: 27] Ve yaratılışta ilk insan: Âdem -aleyhisselâm- olup sonra çocukları yaratılışta ve varoluşta peşi sıra geldiler, onlardan bir kısmı önce gelenler, bir kısmı da sonra gelenlerdir.

Bu, öncekinin sonrakinden daha üstün olmasını gerektirmez. Âdem son altı günde yaratılmıştır. O ve çocukları, yaratılışta kendilerinden öncekilerin birçoğundan üstündür: (Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik, yine onları yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.) [İsrâ Suresi: 70]

Ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- rasûllerin sonuncusudur ve o rasûllerin en hayırlısıdır. Ümmeti de ümmetlerin sonuncusudur ve o ümmetlerin en hayırlısıdır.

Önce gelmiş olan sonra gelenden daha üstün olabilir. Peygamberlerin babası İbrahim -aleyhisselam- Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- hariç kendisinden sonraki bütün peygamberlerden ve rasûllerden daha hayırlıdır.

Dini şerî öne geçirme ve geri bırakmaya gelince: Ezan namazdan önce okunur, cuma hutbesi cuma namazından önce okunur. İbadetler için, şartlar ve vacipler bakımından özel bir düzenleme vardır ve bunlar olmaksızın ibadet sahih olmaz.

Dini şerî öne geçirmeden bahsedecek olursak: Bazı ibadetlerin bazılarına, bazı kulların da bazılarına üstün kılınması; Allah katında farzlar, nafilelerden daha değerlidir. İnsanların en hayırlısı: Nebiler ve rasûllerdir. Onlar kendi aralarında farklı üstünlüklere sahiptirler. Ve onların dışındakiler de böyledirler. Onların arasında üstün kılınıp öne geçirilen ve aralarında geri bırakılanlar vardır.

Ve Mümin kul, Yüce Allah'ın Mukaddim ve Muahhir olduğunu bildiği zaman; kalbi sadece Allah'a bağlanır ve ondan iman ve sebat ister ve O'na tevekkül eder. Çünkü Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın geriye bıraktığını öne geçirecek, öne geçirdiğini geriye bırakacak yoktur.

Gerçek Manada Öne Geçme Şöyledir:

Gerçek anlamda faydalı olan ilerleme şudur: Allah -Azze ve Celle-'nin taatine, Cennet'ine ve rızasını kazanma yolunda ilerlemedir. Ondan geri kalma da yerilen bir geri kalmadır. Çünkü Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan Cennet'e koşun!) [Âl-i İmrân Suresi: 133] Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Rasûlüne inananlar için hazırlanan Cennet'e yarışırcasına koşun.) [Hadîd Suresi: 21]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelen bir hadiste o şöyle buyurmuştur: «İleri geliniz ve bana uyunuz. Sizden sonrakiler de size uysunlar. (Ön saftan) geri durmaya devam eden bir kavmi nihayet Allah geriletir.» [Müslim rivayet etmiştir].

Dünyadaki ilerleme ve geri kalmaya gelince; Allah -Azze ve Celle- katında bir kıstas değildir ve fayda vermez.

Şöyle ki, imanın alametlerinden bazıları şunlardır: Allah -Azze ve Celle-'nin öncelik verdiğine öncelik vermek, yine Allah -Azze ve Celle-'nin geri bıraktığını geri bırakmaktır. Böylece öncelik verme ve geri bırakma, sevgi ve nefret, dostluk ve düşmanlık ölçüsü, Allah'ın ölçüsüdür. Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, iman edip salih ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!) [Câsiye Suresi: 21]

Ey Mukaddim ve Muahhir olan Allah'ım! Senden bizi bağışlamanı, bizi Cennet'ine koymanı ve ateşinden korumanı istiyoruz.