53
El-İz bin Abdüsselam şöyle demiştir: ''Allah -Azze ve Celle-'nin bilinmesi, O'nun en güzel isimlerini ve en yüce sıfatlarını bilmek ile olur. Bu bilgi amellerin şerefte, semere vermede ve etki etmede en faziletli olanıdır.”
Allah -Azze ve Celle-'nin (yüce isimlerinden biri olan el-Halîm) ismini düşünüyoruz:
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). [Bakara Suresi: 263] (O, Halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.) [İsrâ Suresi: 44]
Rabbimiz -Azze ve Celle- bağışlayıcı ve sabırlıdır. Öfkeye kapılmaz, cahilin cehaleti O'nu hafife alamaz, isyankâr kimsenin itaatsizliği O'nu etkilemez. O, şirke düşmelerinden, küfre girmelerinden ve günahlarının çokluğundan dolayı kullarını cezalandırmada acele etmez.
Kim O'ndan daha fazla musamahakârdır. Yaratılmışlar O'na asidirler. O ise; onları gözetler ve isyan etmemişler gibi onları yataklarında korur. Günah işlememişler gibi onlarla ilgilenir, günahkâra cömertçe fazlından verir ve kötülük yapana ihsan eder.
Sıkıntıda olan kul O'nun önünde durur, o günahkâr ve isyankârdır. Allah kulunun duasına icabet eder, kul O'ndan ister, O da kuluna verir. (Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.) [Ankebût Sûresi: 65]
Kendisinden başka hak ilah olmayan Allah ne kadar da Halîm'dir! O, lütuf sahibidir, lütuf ondandır, O cömerttir, cömertlik O'ndandır, O Halîm'dir, sabredendir ve sabır ile acele etmemek de O'ndandır.
Ve O, Hâlimdir ve kuluna karşı aceleci değildir, isyanından dolayı tövbe etmesi için kuluna azap etmede acele etmez
«Sahihayn'da» Ebû Mûsâ el-Eşarî -radıyallahu anh-'ın rivayet ettiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «İşittiği bir ezaya Allah -Tealâ'dan- daha sabırlısı yoktur. Kâfirler ona ortak koşuyorlar, O'nun çocuğu olduğunu iddia ediyorlar, bununla beraber Allah onlara rızık veriyor, afiyet ihsan ediyor ve nimetler veriyor!»
Allah'ın bizim için örteceği kaç tane hata ve yanılma var? Kaç günahtan dolayı bizi cezalandırmadı? Ne kadar da çok günah işledik. Ona rağmen O bize çağrıda bulunuyor - ve O'nun bize hiç ihtiyacı yok-: (Rasûlüm!) Kullarıma; benim çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver. [Hicr Suresi: 49]
Halîm olan Allah -Subhânehû ve Teâlâ-! Yaratır ve kendinden gayrısına kulluk ederler, rızık verir ve O'ndan başkasına şükrederler. Kullara olan iyiliği iner, kötülükleri O'na yükselir. Kullarına nimetlerle sevgisini gösterir ve O, kullarına ihtiyaç duymaz. Kullar O'na isyan ederek buğz ederler ve aslında kullar O'nun için en ihtiyaç sahibi varlıklardır. (Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler. [Nahl Suresi: 61]
Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın gazabına karşı dikkatli olmalıyız. Çünkü Halîm olan sinirlenirse öfkesini hiçbir şey durduramaz. Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'nın sabrı güç ve kuvvetten gelir ve Halîm olan Allah, kendisine azap etmede sabredilmeyi hak etmeyen ve merhamete layık olmayandan başkasına gazap etmez. Bu da Allah Tâlâ'nın o kimselere mühlet vermesinden sonra olur.
Allah -Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, hepsini suda boğduk.) [Zuhruf Suresi: 55]
Ve Allah, kâfirleri azaplandırmada acele etmez ve onları rızıklandırır. Onları bu dünyada bir azaba uğratmaz. Ancak Allah -Tebâreke ve Teâlâ- onlara ahirette sabretmez ve onları bağışlamaz. Bilakis melekler onları ateşe götürürler, ümit ettikleri hiçbir şey kabul olunmaz ve onlardan azap da hafifletilmez. (Rabbine andolsun, onları Şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle Cehennem'in çevresinde diz üstü hazır edeceğiz.) (68) Sonra her milletten, Rahman olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız. (69) [Meryem Suresi: 68-69] ((Evet) senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Hiç şüpheleri olmasın, Cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır.) [Ankebût Suresi: 54]
Ve kul, bu değerli ve üstün olan ahlaki özellikleri benimseyerek kendi nefsiyle mücadele eder. O güçlü ve sabırlı olma özelliğidir. Allah -Tebâreke ve Teâlâ- (Halîm'dir) kullarından ağırbaşlı ve sabırlı olanları sever. Cömerttir, cömert kimseleri sever.
Bir insanın sabrı büyük özelliğidir. Ey Rabbim! kendi katından en büyük sabrı bana nasip et, çünkü ben
Övülen, kerim olanın yanında bu özelliği ile üstün olur, halim olan kimsenin sabrı ve yumuşak huylu olmasına pişman olmadığını görüyorum
Allah -Tebâreke ve Teâlâ- peygamberi Halil İbrahim -aleyhisselam-'ı şu sözüyle övmüştür: (Zira İbrahim çok yumuşak, çok içli ve her işinde Allah'a başvuran bir kimseydi.) [Hûd Suresi: 75] O İsmail -aleyhisselem-'ın da özelliklerindendir: (İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.) [Sâffât Suresi: 101]
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve selem- de bu ahlaki üstün özellikten en büyük paya sahiptir.
«Sahiheyn'de» Enes -radıyallahu anh-'tan gelen bir rivayette o şöyle anlatıyor: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran kumaşından yapılmış sert ve kalın kenarlı bir elbise vardı. Çölde yaşayan bir bedevi Arap yaklaşarak Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in elbisesinin kenarından kuvvetlice çekti. O kadar ki, elbisesinin kenarı boyun bölgesinde iz bıraktı. Sonra şöyle dedi: “Ey Muhammed! Sende olan Allah (zekât) malından bana verilmesi için emret.” Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- o adama döndü, gülümsedi ve kendisine bir şeyler verilmesini emretti.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- el-Eşecc bin Abdu'l Kays'ı şu sözüyle övmüştür: «Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve aceleci olmamak.» [Müslim rivayet etmiştir].
Meymûn bin Mehran'dan rivayet edildiğine göre : ''Kölesi bir gün bir tabak sıcak et suyuyla geldi ve onun yanında misafirleri vardı ve kadın tökezledi; (Meymun'un) üzerine et suyu döküldü, Meymûn ona vurmak istedi, kölesi de ona şöyle dedi: Ey benim sahibim! Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nin şu sözünü kullandı: (Öfkelerini yenenler), Meymûn ona böyle yaptım dedi. Kadın köle de ondan sonra şöyle davran dedi: (İnsanları affedenlerdir) Memûn da seni affettim, dedi. Kadın köle de şöyle dedi: (Allah iyilik edenleri sever) [Âli İmrân Suresi: 134] Meymûn dedi ki: Sana ihsanda bulunuyorum, sen Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'nın vechi için özgürsün.''
Ebû Hâtim -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir: Akıllı kişinin öfkeli ve hiddetli olması durumunda yapması gerekenler: Yasaklarının sık sık çiğnenmesine, kutsal kıldıklarına karşı insanların hadlerini aşmalarına rağmen, Allah'ın kendisi hakkında ne kadar yumuşak huylu olduğunu hatırlamasıdır. Sonra da sabırlı ve hoşgörülü olur ve öfkesi onu günahlara sebep olacak şeylere sokmaz.''
Başına bir sıkıntı veya bela gelirse; o durumda Allah'a dua et ve dualarının arasına (Halîm) adını ekle. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- sıkıntı anında bu dua ile dua ederdi: «Azamet ve hilm sahibi olan Allah’tan başka ibadete layık hiçbir (hak) ilah yoktur. Azametli arşın sahibi olan Allah’tan başka ibadete layık hiçbir (hak) ilah yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve yüce arşın Rabbinden başka ibadete layık hiçbir (hak) ilah yoktur.» [Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir].
Allah'ım! Kullarına karşı Halim olduğun gibi, yumuşak huyluluğunu bize iki cihanda da mutluluk kıl.