Applicable Translations English پښتو فارسی Français Indonesia Русский 中文 عربي

39

Et-Tevvâb (tövbeleri kabul eden) -Celle Celâluhu-

Ömer b. Hattâb -radıyallahu anh- şöyle buyurmuştur: "Tövbe edenlerin yanına oturun. Çünkü onların kalpleri daha yumuşaktır."

Kötülük yaptım ve iyilik yapmadım ve sana tövbe ederek mağfiret umarak geldim ve eğer hayal kırıklığına uğrarsa

Ve bir köle nasıl efendilerinden kaçabilir, çünkü hiçbiri yeryüzünde hayal kırıklığına uğramadı

Allah'ın (Et-Tevvâb (tövbeleri kabul eden) -Celle Celâluhu-) ismiyle beraber yaşıyoruz:

Allah'ın Tevvâb ismi ne kadar da güzeldir! Günahkâra, yeniden mutluluk safhasına başlama ümidi verir. İnsan bu umutla hayal kırıklığı ve karanlık çemberinden çıkar, (Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi?) [Tevbe Suresi: 104]

Rabbimiz Allah -Subhânehû ve Teâlâ- Tevvâb'tır. Kendini mubalağa siygasıyla överek tövbeleri çokça kabul eden olarak tanımlar. Bu da çok kişinin tövbesini kabul etmesi sebebiyledir. Ve kullarının tekrar tekrar günah işlemeleri sebebiyle büyük günahlarını geniş ve kapsayıcı bir şekilde tövbelerini kabul edip karşılığını vermek için mübalağa siygasıyla gelmiştir.

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- tövbe edenlerin tövbelerini kabul etmeye devam eder, kendine yönelenlerin günahlarını bağışlar, eğer bir kul tekrar tövbe etmeye devam ediyorsa Allah'ta tekrarlanan bu tövbeyi kabul etmeye devam eder ve bu da sonsuza kadar sürer.

Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse; şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.) [Mâide Suresi: 39]

«Müstedrak'te» geldiği gibi: Bir adam Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e geldi ve dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Birimiz bir günah işlediğinde? Dedi ki: «Ona yazılır.» Sonra dedi ki: Ondan mağfiret diler de tövbe ederse? Nebi aleyhisselam Dedi ki: «O affedilir ve tövbesi kabul edilir ve Allah, siz sıkılıncaya kadar sıkılmaz (Allah sıkılmaz ve yorulmaz).» [Hasen Hadis].

Allah'a tövbe eden herkes içtenlikle tövbe ederse; Allah ondan razı olur ve kabul eder.

Allah ne kadar da cömerttir!

Allah'ın kulunun tövbesini kabul edip kulun tövbesinden önce ve bir de tövbesinden sonra kabul ile kuşatarak kulunu şereflendirdiği zaman, Allah'ın cömertliğine bir bak. Kulun tövbesi şöyledir: Rabbi -Subhânehû ve Teâlâ- tarafından olan iki kabul arasındadır. Kulun tövbesinden önce ve bir de tövbesinden sonra tövbenin kabulü şeklindedir.

Allah, ilk önce kulun tövbesini kabul etti: İzin vererek, başarılı kılarak ve ilham vererek; kalbini tövbe etmeye götürerek sebepleri harekete geçirdi, sonra da tövbesini kabul etti. Bu Tevvâb, Rahîm ve Kerîm olan Allah'ın muvaffak kılmasıdır.

Sonra gerçekten tövbe ettiğinde, Allah onun tövbesini kabul etti. Günahlarını ve aşırılıklarını bağışladı. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmaktadır: (Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.) [Tevbe Suresi: 118]

Allah'tan başka hak ilah yoktur, kullarının tövbelerini kabul etmesinin fazileti ilk ve son olarak O'na aittir.

Aynı şekilde Tevvâb olması (tövbeleri çokça kabul etmesi) O'nun sıfatlarındandır. Kulunun tövbe etmesine izin verir ve onu kabul eder.

Tevvâb olması O'nun sıfatlarından olup iki türlüdür. Tövbeden sonra Mennân olan Allah'ın ihsanı ve iyiliğidir.

Keza salih ameller bu mesabededir. Allah, salih amel işlemeyi kullarına ilham etmiştir. Allah ihsan ve nimetlere başlayan, bol bol vermesi ve cömertliği ile iyilikler bahşeder.

Hatırlatma...

Tövbe: İster Mümin ister günahkâr olsun, hayatın her safhasında bütün insanların üzerine farzdır. Çünkü Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Ey Müminler! Hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!) [Nûr Suresi: 31]

Tövbe: Allah'ın sevdiği bir kâmil olmadır ve noksanlık değildir. Allah -Subhânehû ve Teâlâ- kesin olarak şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz Allah, çokça tövbe edenleri sever ve temizlenenleri sever.) [Bakara Suresi: 222] Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Andolsun Allah; Peygamber ile ona uyan muhacirlerle Ensar'ın tövbelerini kabul etmiştir.) [Tevbe Suresi: 117]

Âdem -aleyhisselam- hakkında şöyle buyurmuştur: (Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti.) [Bakara Suresi: 37]

İbrahim ve İsmail -aleyhimesselam- hakkında şöyle buyurmuştur: (Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.) [Bakara Suresi: 128]

Mûsâ -aleyhisselam- hakkında şöyle buyurmuştur: (Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım. Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” dedi.) [Araf Suresi: 143]

Bilinen şudur ki: Peygamberler -büyük ve küçük günahları- işlemezler, bu konuda masumdurlar. Ve onların hakkında, günahlara tövbe etmeleri ile ilgili anlatılanlar, derecelerinin yükseltilmesi ve sevaplarının çoğaltılması hakkındadır. Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.

«Sahîh-i Buhârî'de» Rasûlullah -aleyhissalatu vesselam-'dan gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok istiğfar ediyorum.»

Eğer siz günah işlemeseydiniz...

Allah, kullarında yetersizlik ve noksanlık olacağını bilir ve kullarında merhameti, mağfireti ve onların tövbelerini kabul etmesinin ortaya çıkması için Rasûlullah -aleyhissalatu vesselam-'dan sahih olarak gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Eğer sizin; (tövbeniz nedeniyle) Allah'ın affedeceği günahlarınız olmasaydı, Allah Teâlâ sizin yerinize günah işleyecek (fakat tövbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı.» [Müslim rivayet etmiştir].

-aleyhisselatu vesselam- şöyle buyurmuştur: «Her âdemoğlu çokça hata eder. Çokça hata edenlerin en hayırlısı çokça tövbe edenlerdir.» [Sahih Hadis. Tirmizî rivayet etmiştir]

Allah -Tebâreke ve Teâlâ- kendisini kullarının tövbesini kabul etmekle övmüştür ve şöyle buyurmuştur: (Tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka hak ilah yoktur. Dönüş ancak O’nadır.) [Gâfir/Mümin Suresi: 3]

Allah kullarından; günahları çok olsa bile kullarının tövbelerini kabul ettiğini bilmelerini istemektedir. (Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.) [Zümer Suresi: 53]

Rabbimiz bizden ve ibadetlerimizden müstağnidir, bununla beraber kulunun tövbe etmesinden dolayı çok sevinir. Allah ne kadar da cömerttir! Ve Allah ne kadar da güzeldir! Allah ne kadar da merhametlidir!

«Sahîheyn'de» Rasûlullah -aleyhissalatu vesselam-'dan gelen bir rivayette o şöyle buyurmuştur: «Allah Teâlâ Mümin kulunun tev­besine; yiyecek içecek bulunmayan korkunç bir sahraya devesiyle beraber konup uyurken devesi, üzerinde yolcunun yiyeceği içeceği olduğu halde giden ve uyanınca açlık ve susuzluğu şiddetleninceye kadar devesini arayan

-artık kendi kendine:– "Yerime dönüp ölünceye kadar uyuyayım." diyerek yerine dönüp, ölmek için başını dirseklerine koyan ve uyanınca, birden bire azığı ve içeceği üzerinde olduğu halde devesini bulan adamdan daha fazla sevinir. Evet, işte Allah Teâlâ Mümin kulunun tevbesine, devesini ve azığını bulandan daha fazla sevinir».

İbn Teymiye -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: ''Her tövbe eden Allah'ın sevdiği kimsedir'', (Şüphesiz Allah, çokça tövbe edenleri sever ve temizlenenleri sever.) [Bakara Suresi: 222]

Kullarına merhamet etmesinde bu özelliklere sahip olan Allah'a karşı kullarının yapmaları gereken en uygun davranış şudur: Bütün sevgiler ile sevilmesi, ortağı olmaksızın sadece kendisine ibadet edilmesi ve bu sevginin etkilerinin O'na ihlasla ibadet edilerek ortaya çıkması, O'na itaat edilerek ve O'nun sevdiği kimseler ve sevdiği şeyler sevilip, kendisinden nefret ettiği kimselerden ve nefret ettiği şeylerden nefret edilip O'na yakınlaşmaya çalışılarak olur.

Bilâl b. Sa'd şöyle demiştir: “Sizden birinize ceza vermekte acele etmeyen, hatayı silen, tövbeyi kabul eden, (kendine) yönelene yönelen, arkasını dönene de lütufta bulunan bir Rabbiniz var.” (O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.) [Şûrâ Suresi: 25]

Kapının eşiğinde...

Tövbe: İsyandan itaate, şerden hayra ve isyanın uzaklığından Rahmân'a yakın olmaya kaçmaktır.

Yaradandan kapılarına kaçış, azametli olandan O'nun engin rahmetine kaçış ve gazabından rızasına sığınmadır. O'nun azabından affına, Ondan O'na bir kaçıştır. Biz O'na hakkıyla övemeyiz ve O'ndan başkasına sığınacak ve O'ndan başka kurtuluş yoktur. (O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.) [Zâriyât Suresi: 50]

Ey Rabbim! Günahlarım çokluk bakımından büyüktür. Senden ancak ihsan sahibi kulların ümit eder. Ey Rabbim! Emrettiğin gibi yalvararak sana dua ediyorum.

Bildim ki senin affın daha büyüktür. Çünkü bir suçlu kime sığınır ve kimden yardım diler?

Ali b. Ebî Tâlib -radıyallahu anh- şöyle buyurmuştur: "Kurtuluşu yanında olup helâk olana şaşılır! Denildi ki: O kurtuluş nedir? şöyle buyurdu: Tövbe etmek ve mağfiret dilemektir."

İbn Kayyim -rahimehullah- şöyle demiştir: ''Genel olarak Müslümanı günah işlemeye sevk eden şey (tövbeye güvenip itimat etmesidir) ve eğer kendisiyle tövbe arasına girileceğini bilse, korkusu artar.''

Ve samimi tövbe ancak günahı terk ederek, günah işlediğine pişmanlık duyarak ve tekrar etmemeye kararlı davranarak ve günah yerine bir sevap işlenerek olur. Sonra eğer o günah kulların hakkı ile ilgili ise, o hakkın sahibinden helallik istenir.

Şakîk-i Belhî -Allah ona rahmet eylesin- şöyle demiştir: “Tövbenin alameti; önce yapılanlara ağlamak, günaha düşmekten korkmak, kötü kardeşleri/arkadaşları terk etmek ve iyilerle birlikte olmak.”

Tövbe, iki durum dışında kabul edilir: Güneş batıdan doğduğunda ve ölüm anında can çekişirken (bu iki durumda kabul edilmez).

Uyarı titreşimleri...

Allah -Azze ve Celle-, kulluğunun tamamlanması için Mümin kulunu bir daha yapmamak niyetiyle tevbe ettiği şeylerle imtihan edebilir. Kul yalvararak ve korkarak Rabbine döner.

Kaç insan Allah'tan uzaklaşmışsa; bunun üzerine Allah -Azze ve Celle- kulunun kendisine dönmesi için onu kısıtlamıştır ve döndüğü zamanda kul Allah'a yakın olmanın lezzetini tatmıştır. Doğru yolda olma ve tövbe nimetini hissetmiştir. Kurtuluşunun ve başarısının nedeni olan bu bela ve sıkıntı için Allah'a şükretmiştir. (En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.) [Secde Suresi: 21]

İşlemiş olduğun günahlarının ve sapıklıklarının üzerine bırakılıp tövbe etmiyorsan ve önünde nimetleri görüyorsan; bil ki Allah'ın gazaplandıkları kimselerdensin. Ve bu O'ndan sana bir istidractır. Çünkü Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: (Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler) [En'âm Suresi: 44]

Sonra tövbeni açıklarsan; o halde Allah'tan sebat dile. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dualarından biri de şöyleydi: «Ey kalpleri evirip, çeviren (Allah'ım)! Benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.» [Sahih Hadis. Buhârî "Edebi'l-Müfred" kitabında rivayet etmiştir].

«Allah'ım! Bizi bağışla. Çünkü sen tövbeleri çokça kabul edensin, çok merhametlisin, bizi ve anne babamızı bağışla. Sen bağışlayansın, esirgeyensin.