21-22
Ey gece yolcusu! Bizimle dur; işte bu tabiattir... Böylece sana yaratıcının eserlerinin eşsizliğini göstereyim...
Çevrende yeryüzü ve gözyüzü hayrete düşmüştür... Ayetlerin ve eserlerin şahaneliğinden...
Gökleri ve yeryüzünü kim yarattı? Taneyi ve çekirdeği kim yarattı? Sabahı aydınlatıp, geceyi dinlenme yeri kılan, güneşi ve ayı belli bir hesapta yaratan kimdir? İnsanı çamurdan yaratmaya başlayan kimdir? Yaratılanları, tek bir nefisten var eden kimdir? Her şeye yaratılışını veren, sonra da ona hidayet eden kimdir?
(İşte bunlar Allah’ın yarattıklarıdır! Haydi, Allah’ın dışındakilerin yarattıklarını bana gösterin!) [Lokmân Suresi: 11]
Azameti, bilgelerin aklını hayrete düşüren Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir!
Eşsiz yaratıkları, dikkatle düşünenlerin gözlerine görünen Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir!
Nuru, O'nun yolunda gidenlerin gözlerini kamaştıran Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir!
(Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!) [Mü'minûn Suresi: 14]
Biz, Allah -Azze ve Celle-'nin iki ismi üzerinde duralım: (el-Hâlık ve el-Hallâk -Celle Celâluhu-):
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Şüphesiz senin Rabbin, el-Hallâk (devamlı yaratan) ve el-Alîm'dir) [Hicr Suresi: 86]، Başka bir ayette de Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: (O Allah, El-Hâlik (Yaratan), El-Bârî (Yoktan var eden) , El-Musavvir’dir (Şekil verendir.) [Haşr Suresi: 24]
Rabbimiz, henüz hiçbir şey yokken bütün varlığı yoktan var etmiştir. Bütün varlığı daha önce bir örneği olmaksızın yaratmıştır. Allah Teâlâ fiillerini, kendisi için belirlediği bir ölçüde takdir etmiştir.
Var olan her şey, O'nun tarafından yaratılmıştır. Varlık, O'nun ilahlığını ve rabliğini itiraf eden bir sözcüdür. Çevrende görüp görmediğin her şey Allah'ın bir delilidir. Bütün varlıkları yaratan, onları hikmeti ile iyileştiren, düzelten ve şekillendiren O'dur. O, ezelden ebede kadar bu büyük vasıf üzerine olmaya devam edecektir.
O, kemiklere et giydirdi ve o ete bir deri kapladı. Hayvanlara yün ve kıl giydirdi. Anne karnındayken cenine ruh üfledi. Sonra onu çıkardı, rızık verdi, korudu ve öğretti. İnsanı en güzel şekilde yarattı ve ona iki göz, bir dil ve iki dudak verdi. Ona, eğri ve doğru iki yolu da gösterdi. (O ki; seni yaratı, düzeltti ve doğrulttu (7) Seni dilediği bir şekilde bir araya getirdi (8)) [İnfitâr Suresi: 7-8] (Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!) [Mü'minûn Suresi: 14]
Ayrıca (kâinat) O'nun her noksandan münezzeh olduğuna şahitlik eder... El-Hallâk (Devamlı yaratan) bu bedenleri tekrar dirilteceğine...
Rabbimiz Allah Teâlâ, her şeyi O'nu tanımaları ve O'na ibadet etmeleri için yaratmıştır: {Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.} [Zâriyât Suresi: 56]
Tüm yaratılmışlar, eğlence, oyun olsun diye veya boşu boşuna yaratılmadı. -Allah bunlardan münezzeh ve mukaddestir- Allah Tebâreke ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Biz; göğü, yeri ve bunlar arasındakileri, oyun olsun (boş yere) diye yaratmadık) [Enbiyâ Suresi: 16]
Bütün varlıklar, Rabbimiz -Tebâreke ve Teâlâ-'nın sıfat ve niteliklerine şahittirler. Var olan herşey en güzel isimleri ve onların hakikatlerini gösterir, onları seslenir ve onlara işaret eder.
Bütün mahlukatın mısralarına dikkat et... Çünkü en yüce hükümdardan sana yazılmış mesajlardır...Eğer yazılarına dikkat edersen kesinlikle şu yazılmıştır...Dikkat et! Allah'ın dışındaki herşey koskoca bir yalandır...
Mahlukatın Rabbinin sıfatlarının kabulüne işaret ederler... Suskunlukları dahi konuşanlara hidayet ederler...
Allah -Subhânehû ve Teâlâ- şöyle buyurmuştur: (Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık) [Kamer Suresi: 49]
Doktorlar şöyle söylüyorlar: "Gırtlak genişliği gerçekten çok net bir ölçüyle ölçülendirilmiştir. Çünkü olduğundan çok az daha geniş olsaydı, insan sesi yok olurdu. Olduğundan çok az daha dar olsaydı, bu durumda da nefes almak zorlaşırdı.” Ya nefes almak rahat olur ve ses kaybolurdu, ya da ses net olur ve nefes almak zorlaşırdı.
(Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.) [Neml Suresi: 88]
Şayet görme duyusu, bulunduğu sınırlarının üzerine çıksaydı, hayatımız cehennem olurdu!
Şu anda içtiğin su bardağına bakarsan, berrak, lezzetli, tatlı ve tertemiz olduğunu görürsün. Fakat görme duyusunun gücü biraz artmış olsaydı, daha ince ayrıntılarına kadar görseydi, bu bardakta birçok şaşılacak bir şey görürdün! Başka canlı varlıklar ve sayılamayacak kadar çok zararsız mikroplar görürdün. O zaman da bu suyu içmezdin.
(Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.)
[Kamer Suresi: 49]
Eğer işitme duyusunun seviyesi biraz daha yükselseydi, geceleri uyuyamazdın. Çünkü tüm sesleri yakalar, duyardın. Aslında tek başına midendeki sindirim sisteminin sesleri bile, neredeyse büyük bir fabrikanın sesleri gibi olurdu. (Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık) [Kamer Suresi: 49]
Eğer dokunma duyusunun hissi artsaydı, hayatını dayanılmaz bir cehenneme çevirecek statik elektriği hissederdin. (Kendi nefislerinizde de öyledir. Görmüyor musunuz?) [Zâriyât Suresi: 21]
(İşte bunlar Allah’ın yarattıklarıdır! Haydi, Allah’ın dışındakilerin yarattıklarını bana gösterin!) [Lokmân Suresi: 11]
Fıtratları ters dönmüş ve hasta ruhlara sahip olanlardan bazılarına hayret edersin! Kalplerine iyice yerleştirilmiş olduğu halde Allah hakkında tartışırlar: (Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri halde inkâr ettiler) [Neml Suresi: 14]
(Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: Öyleyse övgü de yalnız Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.) [Lokman Suresi: 25 ]
Mümin, yaradan ile izzetli olduğunu bilir. Böylece nefsi rahat eder. Ayrıca kendisini yaratanın onu ihmal etmeyeceğini, Allah'ın onun koruyucusu olduğunu, sıkıntılarında ve güzel zamanlarında, zenginliğinde ve fakirliğinde, darlığında ve bolluğunda da hayır üzerine olduğunu bilir. (Biliniz ki, Allah'ın dostlarına bir korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.) [Yûnus Suresi: 62]
Allah'ım! Senin el-Hâlık isminle bizi, senin velilerinden kılmanı talep ediyoruz.